KIBRIS’TA DEVRİMCİ PROLETARYANIN YOLU
Kıbrıs sorunu ; kangrene dönüşeli ve egemen sınıflarınca ve bağımlı-köle olduklarınca oldukça uzun yıllar oldu. Kıbrıs’a halkların kardeşliği,özgür,gönüllü birliğini esas alacak tek çözümün ancak ve sadece sosyalizmle olacağı her geçtiğimiz gün ile daha açık bir biçimde kendini ortaya koymaktadır. Zira Kıbrıs sorunu sadece Adanın kendi sorunu değil; tam tersine emperyalist kapitalist merkezler ABD, İngiltere, AB’nin tümü ile onların uşakları olan Yunanistan ve Türkiye’nin , dolaylı olarak Kürt ve Filistin sorunlarında olduğu gibi Ortadoğu ve bütün olarak dünyanın sorunudur. Keşke Adadakilerin özgür iradesi ve kaderlerini tayin çerçevesinde bir referandum olabilse de; gerçekler açığa çıkabilse. Göstermelik referandumlar, sadece ve sadece her iki halkı, her iki kesimden proleter ve emekçileri uyutmak amacıyla, umutlarını bitirmek amaçlı yapılmakta ve de onlara biçilen misyon , çalışmalarının esasını da ayrılık fikri üzerine,şovenist,ırkçı,faşist ön yargılar üzerine kurmaktadırlar.Doğal olarak , her iki kesimden emekçiler ile proleterler birbirilerinden uzak kılınmak için ellerinde geleni ardına koymamaktadırlar egemenler ve ağa babaları.
Peki ne ve niçin , nasıl yapılmalıdır ?
Aslında bundan önceki yazılarımızda üzerinde durduk bu konunun. Her iki kesimden egemenlerin bu sorunu çözme niyetleri, amaçları yoktur. Onların halkların bir araya gelmesi ve birlikte ortak düşmana karşı mücadele etmesini istemedikleri, iktidarlarını ancak bu geliştirdikleri düşmanlık üzerine kurdukları açıktır. Diğer yandan bu uşak iktidarların kendilerince ekonomik, siyasal,sosyal,kültürel sömürgecileri de buna izin vermezler. Yine emperyalist merkezler. Bunları neden altını çizerek vurgulama gereği duyduk. Nedeni kesinlikle şudur : Düşmanınızın stratejik ve taktik tüm girişimlerini bilmek ve kendi bağımsız stratejiniz,taktiğinize tam tersini eklemlemek ve doğru bir plan çerçevesi çizmek açısından. Evet , birinci noktası Kıbrıs halklarının sömürgecilik ve emperyalizme karşı mücadelesinin ortaklaştırılması elzemdir. Yani, anti-emperyalist ve anti-sömürgeci mücadele proğramın baş ilkelerindendir. Tutarlı bir anti-sömürgeci,anti emperyalist çizginin yanı sıra ve onun zaten kaynağı olan anti-kapitalist bir temel çerçeve Kıbrıs emekçileri,proleterlerinin kurtuluş reçetesinin temelidir. Bu temel üzerine yükselen, anti-sömürgeci ve anti emperyalist çerçeveyi tamamlayan ve aşan, ardından özellikle Kuzey’de Türk faşist diktatörlüğünün açık işgal ve faşist rejimini hedef alan anti-faşist bir içerikle beslenmesi kesin olarak zorunludur.
Halkların eşit-özgür,adil,gönüllü,ilkeli birliklerini yaratmanın yolu, işte yukarıda saydıklarımız üzere temel olarak anti-kapitalist bir içeriğe sahip olmaktan geçmektedir.Zira anti-kapitalizm , diğer tüm anti içerikleri kapsamaktadır. Yapılması gereken ilk şey bu çerçevenin çizilip belirlenmesi ve bu çerçeve içindeki yapıların bir aradalığının sağlanmasıdır.Bu halkların kardeşliği ve emek birliği için vazgeçilmezdir.Sermayenin dini,dili,ırkı,mezhebinin olmadığından hareketler, yıllardır düşmanlaştırılmaya çalışılan iki halkın temel birleşme noktasıdır burası. Anti-sömürgeci,anti-emperyalist,anti-faşist cepheyi içine alan , her iki halkın özgün iradesini ortaya koyan Cephe örgütlenmesi ve bunun her iki ayağından komünistler,devrimciler,ilericiler,demokratlar ise bu Cephenin ayakları olmak durumundadırlar. Bu Cephenin liderleri ise, asgari olarak anti-emperyalist,anti-faşist,anti-sömürgeci olmak zorundadırlar.Cephenin ilk ve temel koşulu bu olmakla birlikte, komünist devrimcilerin liderliğinde anti-kapitalist bir içeriğe kavuşturulmak zorundadır.
Kıbrıs proletaryasının ikinci önemli yapması gereken ise, başından itibaren Enternasyonal bir nitelikle, egemen sınıflarının bağımlı olduğu ülke egemen sınıflarına karşı mücadele yürüten komünist devrimciler ile proletaryası ile birlikte,ortak mücadele yürütmesidir. Zira Türk ve Yunan egemenleri bütün olarak ortadan kaldırılmadıkça, Kıbrıs’ın bağımsılaşması,özgürleşmesi,devrimin başarılı olması oldukça zor görünüyor. İmkansız değil ama oldukça zor. Zira bölge ve dünya egemenleri açısından Kıbrıs’ın önemi tartışılmaz. Bu bakımdan Kıbrıs proletaryası ve komünist devrimcileri, Türk ve Yunan komünist devrimcileri ile ortak örgütlenme ve mücadele çerçevesi çizme noktasında olmalıdırlar. Türkiye ve Yunanistan devrimleri, Kıbrıs devrimi demektir. Bu bağlamda enternasyonal devrimci dayanışmanın ötesine geçen bir ortak çeper örgütü zorunluluktur. Kıbrıs proletaryası ile egemen ulusların proletaryası , ortak düşmana,kapitalist egemenliğe karşı ortak,birlikte mücadele vermek zorundadırlar.
Bu Kıbrıs ve egemen uluslar proletaryasının ayrı örgütlenmesini dışlayan değil, önünü de açan bir nitelikte olmalıdır. Başlangıçta söylediğimiz çelişki gibi dursa da, diyalektik bütünlük içinde kavrandığında özgür sorunlarda ayrı, genel sorunlarda birlikte olan bir seksiyon örgütlenmesi şarttır. Yani bir yandan Kıbrıs proletaryasının özgül sorunları,açık işgal,faşist düzen,sömürgeci talan,emperyalist baskı uğruna mücadele ederken; diğer yandan bunun ötesinde egemen ulus proletaryası ile ortak düşmanın ortadan kaldırılması mücadelesi temel alınmak durumundadır.Bu tamı tamına , bir yandan yerel özerk bir örgüt ve teşkilatı zorunlu kılarken; diğer yandan birlikte,ortak düşmana vuran güç birliğinin üst organını var etmeye, yaşatmaya , büyütmeye de hizmet etmektedir,edecektir.Bu adanın her iki halkı açısından da geçerlidir.
Bugüne kadar egemen ulustan komünist devrimcilerin teorik-ideolojik-politik destek ve dayanışması dışında pekte özel bir yaklaşım görmeyen Ada proleterleri ve komünist devrimcileri açısından söylediklerimiz lafızda pek bir değer ifade etmiyor gibi durabilir.Ve fakat Kıbrıs’ın bağımsızlığı,özgürlüğü,birliği e kapitalizmden arınmış bir mücadelesi ve sonucunun başka bir yolu yoktur. Ada halkının özgürleşmesi, egemen ulus ezilenlerinin özgürleşmesi; egemen ulus ezilenlerinin özgürleşmesi ise Ada halkının özgürleşmesi anlamına gelmektedir. Bu iç içe geçmiş ve kaderleri birleşmiş olan halkların başka çıkar yolları yoktur.
Yani ne ve niçin yapılmalı ile nasıl yapmalı sorusuna gelebildik. Yani özelde iki önemli sorunun altını çizdik.Bir yandan enternasyonal devrimci bir mücadele ile ortak örgütlenmenin gerekliliği; diğer yandan da Ada halkının , Ada her iki kesiminin proletaryası ile ezilenlerinin Cephesel örgütlenmesi. Bu ikili görev, birlikte ve aynı anda Ada proletaryasının ve Ada ezilenlerinin ortak bir paydada buluşmasını zorunlu kılmaktadır. Ve de aynı zamanda yine her iki kesim proleterlerinin ortak bir devrimci yapısını da zorunlu kılmaktadır. Ada halkı ve proleterleri açısından, yaşam standartları bile farklıdır her iki kesimin. Bu farklılık ve özgünlükler farklı düzlemlerde ele alınıp aynı örgütsel çerçevede eritilmek zorundadır.
Nasıl yapılmalı ? Ada halkının en önemli sorunu ve birlikte,ortak yaşamının engeli olan ortak düşmanların tespiti ve ona karşı mücadelesi. Adada her iki kesimin açık işgal ve sömürgeci baskı altında inletildiği ve kaderlerini tayin hakkına izin verilmemesi.Ada proletaryasının yaşam koşulları,özgürce,korkusuzca yaşamını dinamitleyen gerçeklere vurulması. Vs vs. Bunların üzerine oturan bir çalışma,emek,örgütsel birikim ve devrimci bakış açısı.
Beri yandan , Ada sınıf hareketi açısından reformist,revizyonist hareketlerinin tasfiyesi, komünist devrimci çekirdeklerin oluşturulması. Sınıf hareketi açısından ve gelecek bakımından örgütlenmenin temel nitel özelliklerinin tespiti.İllegal,devrimci çekirdekler ve etrafında çepe çevre bir çeper örgütleri.
Kıbrıs’ta şimdi de , sonrası süreçte de; Devrimci Proletaryanın Yolu bu düzlemde olmalıdır.Halkların kurtuluşunun yolu özgürlük,devrim ve sosyalizmdedir. Halkların kurtuluşunun yolu birliğinden,mücadelesinden,enternasyonal devrimci örgütlenme ve çalışmasından,ortak düşmana karşı ortak örgütlenme ve kavgadan geçer.Başka yolu yok kurtuluşun.İnsanı insana köle kılan düzen ortadan kaldırılmadıkça özgürlük,insanlık düzeni hayal olmaya devam edecektir.
24.01.2009
Mahmut Halil Can ( Sendiren )
Kıbrıs sorunu ; kangrene dönüşeli ve egemen sınıflarınca ve bağımlı-köle olduklarınca oldukça uzun yıllar oldu. Kıbrıs’a halkların kardeşliği,özgür,gönüllü birliğini esas alacak tek çözümün ancak ve sadece sosyalizmle olacağı her geçtiğimiz gün ile daha açık bir biçimde kendini ortaya koymaktadır. Zira Kıbrıs sorunu sadece Adanın kendi sorunu değil; tam tersine emperyalist kapitalist merkezler ABD, İngiltere, AB’nin tümü ile onların uşakları olan Yunanistan ve Türkiye’nin , dolaylı olarak Kürt ve Filistin sorunlarında olduğu gibi Ortadoğu ve bütün olarak dünyanın sorunudur. Keşke Adadakilerin özgür iradesi ve kaderlerini tayin çerçevesinde bir referandum olabilse de; gerçekler açığa çıkabilse. Göstermelik referandumlar, sadece ve sadece her iki halkı, her iki kesimden proleter ve emekçileri uyutmak amacıyla, umutlarını bitirmek amaçlı yapılmakta ve de onlara biçilen misyon , çalışmalarının esasını da ayrılık fikri üzerine,şovenist,ırkçı,faşist ön yargılar üzerine kurmaktadırlar.Doğal olarak , her iki kesimden emekçiler ile proleterler birbirilerinden uzak kılınmak için ellerinde geleni ardına koymamaktadırlar egemenler ve ağa babaları.
Peki ne ve niçin , nasıl yapılmalıdır ?
Aslında bundan önceki yazılarımızda üzerinde durduk bu konunun. Her iki kesimden egemenlerin bu sorunu çözme niyetleri, amaçları yoktur. Onların halkların bir araya gelmesi ve birlikte ortak düşmana karşı mücadele etmesini istemedikleri, iktidarlarını ancak bu geliştirdikleri düşmanlık üzerine kurdukları açıktır. Diğer yandan bu uşak iktidarların kendilerince ekonomik, siyasal,sosyal,kültürel sömürgecileri de buna izin vermezler. Yine emperyalist merkezler. Bunları neden altını çizerek vurgulama gereği duyduk. Nedeni kesinlikle şudur : Düşmanınızın stratejik ve taktik tüm girişimlerini bilmek ve kendi bağımsız stratejiniz,taktiğinize tam tersini eklemlemek ve doğru bir plan çerçevesi çizmek açısından. Evet , birinci noktası Kıbrıs halklarının sömürgecilik ve emperyalizme karşı mücadelesinin ortaklaştırılması elzemdir. Yani, anti-emperyalist ve anti-sömürgeci mücadele proğramın baş ilkelerindendir. Tutarlı bir anti-sömürgeci,anti emperyalist çizginin yanı sıra ve onun zaten kaynağı olan anti-kapitalist bir temel çerçeve Kıbrıs emekçileri,proleterlerinin kurtuluş reçetesinin temelidir. Bu temel üzerine yükselen, anti-sömürgeci ve anti emperyalist çerçeveyi tamamlayan ve aşan, ardından özellikle Kuzey’de Türk faşist diktatörlüğünün açık işgal ve faşist rejimini hedef alan anti-faşist bir içerikle beslenmesi kesin olarak zorunludur.
Halkların eşit-özgür,adil,gönüllü,ilkeli birliklerini yaratmanın yolu, işte yukarıda saydıklarımız üzere temel olarak anti-kapitalist bir içeriğe sahip olmaktan geçmektedir.Zira anti-kapitalizm , diğer tüm anti içerikleri kapsamaktadır. Yapılması gereken ilk şey bu çerçevenin çizilip belirlenmesi ve bu çerçeve içindeki yapıların bir aradalığının sağlanmasıdır.Bu halkların kardeşliği ve emek birliği için vazgeçilmezdir.Sermayenin dini,dili,ırkı,mezhebinin olmadığından hareketler, yıllardır düşmanlaştırılmaya çalışılan iki halkın temel birleşme noktasıdır burası. Anti-sömürgeci,anti-emperyalist,anti-faşist cepheyi içine alan , her iki halkın özgün iradesini ortaya koyan Cephe örgütlenmesi ve bunun her iki ayağından komünistler,devrimciler,ilericiler,demokratlar ise bu Cephenin ayakları olmak durumundadırlar. Bu Cephenin liderleri ise, asgari olarak anti-emperyalist,anti-faşist,anti-sömürgeci olmak zorundadırlar.Cephenin ilk ve temel koşulu bu olmakla birlikte, komünist devrimcilerin liderliğinde anti-kapitalist bir içeriğe kavuşturulmak zorundadır.
Kıbrıs proletaryasının ikinci önemli yapması gereken ise, başından itibaren Enternasyonal bir nitelikle, egemen sınıflarının bağımlı olduğu ülke egemen sınıflarına karşı mücadele yürüten komünist devrimciler ile proletaryası ile birlikte,ortak mücadele yürütmesidir. Zira Türk ve Yunan egemenleri bütün olarak ortadan kaldırılmadıkça, Kıbrıs’ın bağımsılaşması,özgürleşmesi,devrimin başarılı olması oldukça zor görünüyor. İmkansız değil ama oldukça zor. Zira bölge ve dünya egemenleri açısından Kıbrıs’ın önemi tartışılmaz. Bu bakımdan Kıbrıs proletaryası ve komünist devrimcileri, Türk ve Yunan komünist devrimcileri ile ortak örgütlenme ve mücadele çerçevesi çizme noktasında olmalıdırlar. Türkiye ve Yunanistan devrimleri, Kıbrıs devrimi demektir. Bu bağlamda enternasyonal devrimci dayanışmanın ötesine geçen bir ortak çeper örgütü zorunluluktur. Kıbrıs proletaryası ile egemen ulusların proletaryası , ortak düşmana,kapitalist egemenliğe karşı ortak,birlikte mücadele vermek zorundadırlar.
Bu Kıbrıs ve egemen uluslar proletaryasının ayrı örgütlenmesini dışlayan değil, önünü de açan bir nitelikte olmalıdır. Başlangıçta söylediğimiz çelişki gibi dursa da, diyalektik bütünlük içinde kavrandığında özgür sorunlarda ayrı, genel sorunlarda birlikte olan bir seksiyon örgütlenmesi şarttır. Yani bir yandan Kıbrıs proletaryasının özgül sorunları,açık işgal,faşist düzen,sömürgeci talan,emperyalist baskı uğruna mücadele ederken; diğer yandan bunun ötesinde egemen ulus proletaryası ile ortak düşmanın ortadan kaldırılması mücadelesi temel alınmak durumundadır.Bu tamı tamına , bir yandan yerel özerk bir örgüt ve teşkilatı zorunlu kılarken; diğer yandan birlikte,ortak düşmana vuran güç birliğinin üst organını var etmeye, yaşatmaya , büyütmeye de hizmet etmektedir,edecektir.Bu adanın her iki halkı açısından da geçerlidir.
Bugüne kadar egemen ulustan komünist devrimcilerin teorik-ideolojik-politik destek ve dayanışması dışında pekte özel bir yaklaşım görmeyen Ada proleterleri ve komünist devrimcileri açısından söylediklerimiz lafızda pek bir değer ifade etmiyor gibi durabilir.Ve fakat Kıbrıs’ın bağımsızlığı,özgürlüğü,birliği e kapitalizmden arınmış bir mücadelesi ve sonucunun başka bir yolu yoktur. Ada halkının özgürleşmesi, egemen ulus ezilenlerinin özgürleşmesi; egemen ulus ezilenlerinin özgürleşmesi ise Ada halkının özgürleşmesi anlamına gelmektedir. Bu iç içe geçmiş ve kaderleri birleşmiş olan halkların başka çıkar yolları yoktur.
Yani ne ve niçin yapılmalı ile nasıl yapmalı sorusuna gelebildik. Yani özelde iki önemli sorunun altını çizdik.Bir yandan enternasyonal devrimci bir mücadele ile ortak örgütlenmenin gerekliliği; diğer yandan da Ada halkının , Ada her iki kesiminin proletaryası ile ezilenlerinin Cephesel örgütlenmesi. Bu ikili görev, birlikte ve aynı anda Ada proletaryasının ve Ada ezilenlerinin ortak bir paydada buluşmasını zorunlu kılmaktadır. Ve de aynı zamanda yine her iki kesim proleterlerinin ortak bir devrimci yapısını da zorunlu kılmaktadır. Ada halkı ve proleterleri açısından, yaşam standartları bile farklıdır her iki kesimin. Bu farklılık ve özgünlükler farklı düzlemlerde ele alınıp aynı örgütsel çerçevede eritilmek zorundadır.
Nasıl yapılmalı ? Ada halkının en önemli sorunu ve birlikte,ortak yaşamının engeli olan ortak düşmanların tespiti ve ona karşı mücadelesi. Adada her iki kesimin açık işgal ve sömürgeci baskı altında inletildiği ve kaderlerini tayin hakkına izin verilmemesi.Ada proletaryasının yaşam koşulları,özgürce,korkusuzca yaşamını dinamitleyen gerçeklere vurulması. Vs vs. Bunların üzerine oturan bir çalışma,emek,örgütsel birikim ve devrimci bakış açısı.
Beri yandan , Ada sınıf hareketi açısından reformist,revizyonist hareketlerinin tasfiyesi, komünist devrimci çekirdeklerin oluşturulması. Sınıf hareketi açısından ve gelecek bakımından örgütlenmenin temel nitel özelliklerinin tespiti.İllegal,devrimci çekirdekler ve etrafında çepe çevre bir çeper örgütleri.
Kıbrıs’ta şimdi de , sonrası süreçte de; Devrimci Proletaryanın Yolu bu düzlemde olmalıdır.Halkların kurtuluşunun yolu özgürlük,devrim ve sosyalizmdedir. Halkların kurtuluşunun yolu birliğinden,mücadelesinden,enternasyonal devrimci örgütlenme ve çalışmasından,ortak düşmana karşı ortak örgütlenme ve kavgadan geçer.Başka yolu yok kurtuluşun.İnsanı insana köle kılan düzen ortadan kaldırılmadıkça özgürlük,insanlık düzeni hayal olmaya devam edecektir.
24.01.2009
Mahmut Halil Can ( Sendiren )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder