31 Aralık 2014 Çarşamba
YENİ YIL YENİ BİR MÜCADELE YILININ BAŞLANGICI OLSUN
2015 yılının tüm dünya işçi sınıfının ve onun bir parçası olan KIBRIS işçi sınıfı , Ezilen Halklarımızın ve ezilen kesimlerin yılı olması dileğiyle.
BAĞIMSIZLIK,ÖZGÜRLÜK, SOSYALİZM VE DEVRİM İÇİN 2015 YILI BAŞLANGIÇ OLSUN.
YENİ YIL YENİ BİR MÜCADELE YILININ BAŞLANGICI OLSUN
2014 yılı sonlanmak üzere. İşçi sınıfı, emekçiler, ezilen halklar açısından çokta iyi bir yıl olmadığı bilinen somut bir gerçek. Ne yazık ki yaşamın her alanında oldukça kötü bir yıl geçirdi Anadolu Halkları, dünya işçi sınıfı ve de tüm insanlık.
Yoksulluk, sefalet, açlık, baskı, sömürü, katliamlar, cinayetler, soykırımsal girişimler vs yaşamın her alanında hakim oldu. Egemen sınıflar pervasız bir şiddetle emekçilere, Kürtlere, Alevilere, muhalif tüm kesimlere saldırdı.
İş cinayetleri artık soykırım düzeyine vardı. Kadın cinayetleri tavan yaptı. İşten atılmalar, işsizlik rakamlarla oynanmasına karşın tavan yaptı. Çevre ve doğal katliamlar en üst düzeye çıktı. İnsani tüm değerler ayaklar altına alındı. Açık sömürünün yanında rüşvet ve yolsuzluklar açığa çıktıkça bu alanda şimdiye kadar görülmemiş rakamlar telaffuz edildi.
Kirlenme, yozlaşma, yabancılaşma, insani sapkınlıklar yukarı tırmanışı sürdürdü.
Kürtler, Alevilere karşı yine katliamlar dayatıldı. İleri demokrasi dedikleri yeşil elbiseli faşist rejim gittikçe daha da tahkim edildi. Polis ve asker şiddeti sorgulanamadığı gibi, adliye saraylarında adalet sadece mülk sahibi sınıflar ve onların uşaklarına çalıştığı görüldü.
Çocuklar, gençler katledildi. Katledenler kahraman ilan edildi. Efsane yazdıkları söylendi. Açık şiddet yaşamın her alanında hakim kılındı. Korkunun hükümranlığı beslendi.
Ama tüm bunlara rağmen Anadolu’nun dört bir yanında direnişler şu ya da bu biçimde sürdü. Oldu. İşçi sınıfı ve emekçiler korku duvarlarını adım adım parçalamaya giriştiler. Kürtler katliamlara karşı kitlesel mücadelesini her daim olduğu gibi bu yılda gösterdi. Artık boynunu uzatan koyun değil, kendi kimliğinin sahibi olduğunu bir daha haykırdı.
Aleviler yaşamın birçok alanında biz de varız deyip muhalif kimlikleri ile mücadele bileşeni olduklarını gösterdiler.
Gezi ruhu ve mücadelesi türlü karalama, psikolojik savaş manevralarına, yıldırma, baskı altına alınma, mahkemeler aracılığıyla korkutup sindirmelere rağmen bir yol haritası olmaya devam etti. Gezi direnişi kendi çapında buzu kırıp yolu açmakla kalmadığı gibi, ruhun kendisi ile hep alanlarda idi.
Egemenler açısından tam bir kazanımlar yılı oldu 2014. Zira bir Başkanı oldu toprakların. Türlü pisliklere rağmen, her şeyin orta yerde olmasına karşın kandırılmış ve bindirilmiş kıtalar ve de günü birlik çıkarlarla bağlanmış kitleler Başkan daha doğrusu Padişaha oy vermeyi sürdürdü.
Vergiler, zamlar, sömürü kat be kat arttırıldı. Sömürü boyutunda değil, yağma ve talan boyutunda idi her şey. Burjuvazi karına kar kattıkça daha çok yağmaladı, peşkeş aldı her şeyi. Yeni bir zengin sınıf oluşturulması süreci tavan yaptı artık.
Dünya ölçeğinde de özellikle Ortadoğu’da Filistin’de Siyonistler katliam halkalarına yenilerini eklediler. Her geçtiğimiz gün Filistinlilere daha büyük katliamlar dayatılmaktadır hala.
IŞİD eliyle önce Güney Kürdistan’da Ezidi katliamları ve arkasından Kobane’ye saldırı ile tüm Kürtlere karşı bir savaş, linç mücadelesi sürdürüldü emperyalist kapitalistler ve onların yerli işbirlikçileri eliyle. Ama nafile direniş sürdü, Kobane düşürülemedi.
Suriye’de dayatılan emperyalist kapitalist baskı ve savaş tüm hızıyla sürdü.
Kıbrıs’ta aynı ayak oyunları, çözümsüzlüğün çözüm gibi sunulması süreci aynen sürdü.
Aynı zamanda BOP ve Kuzey Afrika projesi’nde ABD emperyalizminin çizdiği halkalar parçalandı.
Dünya ölçeğinde ırkçılık, milliyetçilik yükselişe geçti. Birçok ülkede faşistler güç kazandı. Elbette ki ağa babalarının, kapitalistlerin beslemesiyle.
Ama dünya ölçeğinde de buna karşı direnişler geliştirildi. ABD merkezli günlerce süren mücadele ve direniş yaşandı. Hala da yaşanmaktadır. Avrupa ve diğer çevre ülkelerde de durum hemen hemen aynı.
Onlarca ay Ukrayna üzerinden ABD ve Rus emperyalizmi oyunlar oynadı. Binlerce insan katledildi, güç mücadelesinde denge sağlandı ama sonuç kendilerince alınmadı.
Tüm bu olumsuzluklara karşın elbette örgütlü, küçük çaplı da olsa mücadeleler gelişti, gelişmektedir. Bu mücadelelerin merkezileşmesi, örgütlenmesi, sisteme yöneltilmesi sorunu dün olduğu gibi bugün de geçerliliğini korudu, korumaktadır.
İçten içe büyümekte olan öfke, küçük büyük patlamalara er ya da geç varacaktır. En önemli halka bu patlamaların düzene yöneltilmesi bakımından kritik olan tarafı örgütlü olmasıdır. Eksiklik tamda Anadolu’da ve dünyada budur.
2015 yılı büyük patlamalara gebedir. Sistem artık yürüyemez bu haliyle. Ekonomik krize eşlik eden siyasal kriz kapıdadır. Dünya ölçeğinde de bu durum olasıdır. Petrol fiyatları ve istikrarsızlık bunun kanıtlarından birisidir.
Önemli olan bu krizi sosyalizme doğru devşirmektir. Sosyalizm ve özgürlük mücadelesinin kazanılmasıdır. Örgütlü militan bir örgütlülük yaratmaktır sorunun özü.
2015 yılının tüm dünya işçi sınıfının ve onun bir parçası olan Anadolu işçi sınıfı ile Ezilen Halklar ve ezilen kesimlerin yılı olması dileğiyle. ÖZGÜRLÜK, SOSYALİZM VE DEVRİM İÇİN 2015 YILI BAŞLANGIÇ OLSUN.
30 ARALIK 2014
M. H. CAN ( Sendiren )
http://www.ateshirsizi.com/yeni-yil-yeni-bir-mucadele-p71708.html#post71708
6 Aralık 2014 Cumartesi
KIBRIS VE KÜRDİSTAN STRATEJİKTİR, ÇÖZÜMSÜZLÜK ŞİMDİLİK ÇÖZÜMDÜR
KIBRIS VE KÜRDİSTAN STRATEJİKTİR, ÇÖZÜMSÜZLÜK ŞİMDİLİK ÇÖZÜMDÜR
Amerikan Başkan Yardımcısı Joe Biden’in TC ziyaretinin konularından birisi idi Kıbrıs. Kıbrıs’ın önemi bizatihi Joe Biden tarafından ABD açısından ifade edildi. Ve gerek RTE ve gerekse kukla Başbakan Davutoğlu ise bunu teyit ettiler, etmek zorundadırlar.
ABD başkan yardımcısı ağzından Kıbrıs’ın enerji transferi açısından stratejik önemi belirtildi. Bu da tabi ön yüzde görünen kısmıdır sorunun. Diğer yandan Akdeniz’e hakim olan bir yerde olan Kıbrıs, Ortadoğu ile Avrupa-Dünya arasında bir köprüdür aynı zamanda. İnsan kaçakçılığından uyuşturucu trafiğine; kumar merkezi olmasından tutun da güvenli bir kale olmasına kadar birçok bakımdan stratejik önemi tartışılamaz Kıbrıs’ın.
İsrail kurulana, kendisini Ortadoğu coğrafyasında hakim ilan edene dek Filistin sorunu Ortadoğu’nun en önemli sorunu olmaya devam etti. Hala aynı önemdedir İsrail açısından. Ama İsrail artık Filistin konusunda sadece içe dönük ve Araplara yönelik duruşunda varlığını göstermekte bu sorun. Gittikçe Uluslar arası önemini yitirmiş gibi durmaktadır. En azından emperyalist kapitalizm açısından.
Ama beri yandan Kürt sorunu ile Kıbrıs sorunu başattır şu anda. Kürt Sorunu enternasyonal kimliğe gittikçe kavuşmaktadır. Bundan on yıl öncesine kadar yerel, bölgesel bir sorun iken artık uluslar arası bir sorundur. Bugün Kürt Sorunu ve Kürdistan üzerinde tüm emperyalist kapitalist tarafların plan ve projeleri vardır. Bu da doğaldır. Zira 5 parçalı Kürdistan ve aktif ulusal mücadelenin herkesin ilgisini çekmesi normaldir.
Zira Kürt sorunu- Kürdistan aynı zamanda Ortadoğu’da petrol yollarının üzerinde, güvenliği açısından stratejiktir. Bugün Kobane,
Rojava, Güney Kürdistan’a bu açıdan bakmak lazımdır. Bu yollar İsrail ve ABD açısından ancak ve sadece Kürtler, Ulusalcı görünümlü-işbirlikçi Kürtler açısından karşılıklı çıkar birliği ile güvenli olabilir. Bugün devredeki durum budur.
Bu durum Kıbrıs açısından da aynıdır. Bundan yıllar öncesine kadar Kıbrıs bir güçler savaşının, bölgesel güçlerin hakimliği açısından kritik idi. Ama şimdilerde ise rolü enternasyonal boyuttadır. Artık bölgesel, lokal bir sorun değil; onu ve BM’yi de aşan bir yerde, önemdedir.
Onlarca yıldır sözde BM aracılığıyla süründürülen sorun emperyalistler açısından endirekt olarak yapılan müdahaleler dışında, Biden’in açıklamalarından da anlaşılacağı üzere direkt hala gelmiştir, getirilmiştir. Bu oldukça olağandır. Zira gerek bölgesel emperyalist ikinci sınıf güçler ve gerekse de sömürgeciler ve gerekse de onu aşan büyük emperyalist güçler soruna direkt dahil olmak durumundadırlar, dahildirler.
Zira BOP’taki yapılanma açısından Kıbrıs yukarıda saydığımız özelliklerinden dolayı kritik, stratejiktir. Doğal olarak direkt müdahale kaçınılmaz olmaktadır. Ziyaretlerde apaçık ele alınması, konuşulması ve bunun kamu ile paylaşılması bile konuya verdikleri önemin göstergesidir.
Artık taraf değiliz yalanlarının yerini önemin belirtilmesine bırakmıştır. Diğer yandan kartların açık konulmasını getirmiştir.
Kıbrıs sorunu konusunda onlarca makale yazdık. Bu makalelerde sorunun çözümsüzlük olduğunun altını defalarca çizdik.
Kıbrıs Halklarına kalsa bir saatte çözülecek sorunun, saydığımız güçler-yerel işbirlikçileri eli ile bilerek çözümsüzlüğe sürüklendiğini ifade ettik. Bu aslında Kıbrıs sorununun kilit noktasıdır. Yani çözümsüzlük, çözüm diye sunulmaktadır Kıbrıs Halklarına. Ve bu stratejik bir taktiksel yaklaşımdır.
Zira adanın bölünmüş olması, Halkların ayrıştırılması, ayrı tutulup düşman kılınması vs egemen emperyalist odakların işine gelmektedir. Aksi durumda Kıbrıs’ta istedikleri gibi at oynatamazlar.
Kıbrıs sorununu basit bir iktidar, egemenlik mücadelesi gibi görmek, göstermek aptallıkla eşdeğerdir. Kıbrıs sorununda bilinçli, iradeli, istikrarlı bir çözümsüzlük dayatılmak ve yaşatılmaktadır.
Halklar ve Kıbrıs yaşayanlarının bu temel, kritik açmazı aşmadan, bu planları birlikte çöpe atmadan mücadelelerinin başarıya ulaşması olanaklı değildir. Halkların birliği, kardeşliği ve mücadelesi ile sosyalizme yürümeden sorun asla, kesinlikle çözülemez. Çözüm enternasyonal sosyalizm ya da doğrusu karşılığı olan komünizmle olanaklıdır.
05 ARALIK 2014
M. H. CAN ( Sendiren )
www.ateshirsizi.comhttp://www.ateshirsizi.com/kibris-ve-kurdistan-stratejiktir-cozumsuzluk-t21280.html
1 Aralık 2014 Pazartesi
SÖMÜRGE YÖNETİMİNDE GÖREV ALACAK ÜST DÜZEY YEREL SİVİL MEMUR " C/B " seçimi
Kıbrıs'ın kuzeyindeki işgalci TC devletini oluşturduğu "SÖMÜRGE YÖNETİMİNDE GÖREV ALACAK ÜST DÜZEY YEREL SİVİL MEMUR "seçimi münhaline aday olacak olanlardan bazıları aday-adaylıklarını açıkladılar..
Mustafa Akıncı,Sibel Siber,Derviş Eroğlu, Kudret Özersay.....
Mustafa Akıncı,Sibel Siber,Derviş Eroğlu, Kudret Özersay.....
2010 şubatında sözettiğimiz koşullar devam ediyor. "Kıbrıs'ın kuzeyinde TC'nin,kontrgerilla Cumhuriyetinin işgalci sömürge yönetimi altında işbirlikçilerin oluşturduğu alt yönetimin "KKTC Cumhurbaşkanlığı" seçimleri yeniden önümüze sunulmakta ve bunun üzerinde gündem oluşturularak, gerçek devrimci çözümler üzerine oluşturulması ve yoğunlaştırlması gereken duyarlılıktan uzaklaşılmakta/uzaklaştırlmaktadır. " Aynı değerlendirmemiz bugün için de geçerli olduğundan aşağıda yeniden yayınlıyoruz...
SİZ SÖMÜRGECİYE FİGÜRAN OLUP, MEŞRULAŞTIRACAK MISINIZ ? 17 Şubat 2010 Bağimsizlik Cephesi |
Kıbrıs sorunu sorunu yaratanlarca halkların,emekçilerin lehine çözülemez.
Emperyalist,işgalci sömürgeci devletler ve onların Kıbrıs'taki işbirlikçileri bu sorunu çözemezler,çözebilirlerse de çıkarlarını dengeledikleri bir zamanda çözebileceklerdir.Ama bu dengelemeyi sağlamaları bile bu aşamada hiç de kolay ve yakın görünmüyor.
İşte bu koşullarda Kıbrıs'ın kuzeyinde TC'nin,kontrgerilla Cumhuriyetinin işgalci sömürge yönetimi altında işbirlikçilerin oluşturduğu alt yönetimin "KKTC Cumhurbaşkanlığı" seçimleri yeniden önümüze sunulmakta ve bunun üzerinde gündem oluşturularak, gerçek devrimci çözümler üzerine oluşturulması ve yoğunlaştırlması gereken duyarlılıktan uzaklaşılmakta/uzaklaştırlmaktadır.
Burada , özelde Kıbrıs'ın kuzeyini aldığımızda durumun ne olduğunu tesbit etmemiz gerekir. Kıbrıs'ın tümü için görüşlerimiz İngiliz Üsleri denilen işgal altındaki topraklarımız,Kıbrıs'ın güneyinde Yunanistan'ın egemenliği (Görüşmelerdeki son önerileri MAT'ın geçen hafta Türkiye'den alıp getirdiği ve Hristofyas'ın Yunanistan'a götürüp değerlendireceği açıklamaları günlük haberler arasında okumuşsunuz veya dinlemişsinizdir.) ve kuzeyde TC'nin egemenliği olduğu gerçeğidir.
TC işgal ve sömürge yönetiminin alt yönetimi için kimin seçilip seçilmeyeceği veya bu seçimlerde kimin desteklenip desteklenmeyeceği komünistlerin,devrimcilerin,ilericilerin,demokratların görevi ve/veya seçeneği olamaz.
Bizim görevimiz, Kıbrıs'ı ve halkları bölenlerin,düşmanlaştıranların egemenliklerini sürdürmek için kendilerini MEŞRULAŞTIRAN seçimlerine karşı halkı ,halkları kendi bağımsızlık,özgürlük için mücadeleye ve bunun için Emperyalizme,işgale ve sömürgeci TC,Yunanistan ve İngiltere ile AB,ABD 'ye karşı örgütlenmeye çağırmak olmalıdır.
İşgalci,sömürgecinin taşıdığı nüfus ile demokrafik yapının değiştirildiği,asimilasyon faaliyetlerinin egemenlikleriyle birlikte devam ettiği bu koşullarda kurtuluşun seçimlerde olmadığını,olamayacağını;
İşgalci sömürge yönetiminin Koordinasyon Kurullarında;
(Üst ve Alt Koordinasyon Kurulları ,ki bu kurullarda İşgal Ordusu generalleri,Özel istihbarat ve Sivil Savunma başkanı albaylar, Büyükelçi ve alt yönetimdeki " KKTC Cumhurbaşkanı ve zaman zaman başbakanı " katılmakta )
alınan kararları meclisinden geçiren bir alt yönetim için Kıbrıs Halklarını yanıltmak ve sahte umutlar vermek İŞGALCİ SÖMÜRGECİ TC'nin kıbrıs'ın kuzeyindeki varlığını meşrulaştırma ve suça ortak olmaktır.
SÖMÜRGECİ, İŞBİRLİKÇİLERDEN Kimin Seçileceğine Kendi Karar Verir, SİZE DE OY VERMEK KALIR! SİZ BUNA FİGÜRAN OLACAKMISINIZ?
Kıbrıs halklarının kurtuluşu ,bağımsızlığı , özgürlüğü ve çözüm ancak Kıbrıs Halklarının BAĞIMSIZLIK ve ÖZGÜRLÜK CEPHESİ'nde birlikte,ortak mücadelesi ile elde edilecektir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)