6 Mayıs 2012 Pazar

DENİZ GEZMİŞ VE İBRAHİM KAYPAKKAYA MAYIS’IN DİRENİŞÇİ KIZIL GÜLLERİDİRLER

DENİZ GEZMİŞ VE İBRAHİM KAYPAKKAYA MAYIS’IN DİRENİŞÇİ KIZIL GÜLLERİDİRLER

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan 6 Mayıs 1972 sabaha karşı düzmece faşist mahkemelerde, daha önceden alınmış karar gereği asılarak idam edildiler. Yine aynı yılın 30 Mart’ın da Denizleri kurtarmak için yola çıkmış olan Mahir Çayan ve yoldaşları Kızıldere’de kontrgerillaca katledilmişlerdi. Denizlerin asılmasının bir yıl sonrasında ise; yine bir diğer devrimci lider İbrahim Kaypakkaya; Dersim Vartinik’te bir çatışma sonrası yakalanarak Diyarbakır işkence hanelerinde sorgulanmış, tırnakları sökülerek işkencede kontrgerillaca katledilmiştir.

Bu üç devrimci hareketin kesişme noktaları vardır: Birincisi, her birisi içinden çıktıkları reformist parti ve hareketlere karşı devrimci duruşun sembolleridirler. İkincisi, gençliğin devrimci mücadelesinden siyasal mücadeleye evirilmişlerdir. Üçüncüsü, her birisi ülke gerçeği ile çokta bağlantılı olmayan ve o anların güçlü enternasyonal akımlarının birer taklidini uygulama yolunu seçmişlerdir. Dördüncüsü, devrimci enternasyonal ve yerel dayanışmanın en üst örneklerini vermişlerdir. Beşincisi, birbirleri için ölecek kadar fedakâr, kahraman bir devrimci liderlik nedir en iyisini, örneğini sergilemişlerdir. Altıncısı; her birileri yine ölüme gözünü kırpmadan gitmişlerdir. İdeallerini, asla terk etmeyi kafalarından geçirmemişlerdir. Yedincisi, her bir hareket ve liderler büyük kontrgerilla operasyonlarının hedefi, uygulama alanı olmuşlar ve yine kontrgerilla ile faşizmin düzene tam hâkimiyeti sürecinin bir ayağı döneminde vahşice öldürülmüşlerdir, katledilmişlerdir.

Bu ortak noktalar, kesişme noktaları uzatılabilir. Ama bu yedi madde bile ortak olunan ne kadar şey olduğunu anlamaya yeterde artar bile. Ama ilk madde, Türkiye Devrimci Hareketinin ve sınıfın komünist devrimci mücadelesinin en önemli kırılma noktasıdır tarihsel olarak. Zira o günlere kadar egemen olan reformizm, revizyonizme karşı ciddi bir karşı duruş, devrime yönelmenin adıdır bu durum. Zaten devlet ile kontrgerillanın azgınca faşist terörü ile katliamcı yüzünün ortaya konmasının açık yanı da budur. 

Ama bu devrimci liderler katledildiler de, mücadele bitti mi? Tam tersine, hiç olunmadığı kadar kısa bir süre içinde TDH toparlandı ve geçmiş kuşağın ideolojik-teorik-politik ve pratik eksiklerinden de yavaş yavaş sıyrılarak sınıfa yönelinip örgütlü devrimci mücadele büyütüldü.

Bütün 68 kuşağının fedakâr, cansiperane, ölüm pahasına mücadelesi olmasa idi; bundan sonraki devrimci mücadelenin bu kadar hızlı toparlanması olanaklı olamazdı. 

Marttan Mayıs’a uzanan süreçlerde bu ülkede birçok devrimci toprağa düşmüştür mücadelede. Bahar ayları mücadelenin en kızgın, en ateşli, en mücadeleye çağırıcı dönemleridir her bakımdan. Aynen toprağın kazma istemesi gibi; bahar mücadelede de mücadelecilerin daha da öne çıkmasını ister her daim. Bu bakımdan bu aylarda, toprağa düşen devrimci sayısı, diğer bütün dönemlere göre daha da fazladır.

Mahir, Deniz ve de İbrahim; TDH’nin yeni yöneliminin, devrimci çıkışının öncüleridirler. TDH’nin kendisinden önceki reformist, revizyonist kirlenmesinden arınıp; devrimci bir arayışa girmesinin adıdır bu liderler. Aynı zamanda bir devrimcinin olması gereken özelliklerini kendilerinde cisimleştiren lider devrimcilerdir. İşkenceden cezaevine, çatışmadan idam sehpasına, teorik-ideolojik mesele ve ayrımlardan devrimci dayanışmaya vs gibi birçok konuda hala onlara yaklaşamayan hareketleri görünce; emekleme döneminde olan TDH’nin o günkü liderlerinin şimdilerde birçok hareket ve kişiden daha da ilerde olduğu açıkça görülür.

Mahir, Deniz ve İbrahim aslında öne çıkan liderler olsalar da; yanlarında Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Ulaş Bardakçı, Hüseyin Cevahir, Ali Haydarlar ve benzeri adını sayamadığımız onlarca devrimci lider ya da militan olmadan gerçek liderler olamazlar ve öne çıkamazlardı. Bu bakımdan; kendi hareketleri açısından da; genel devrimci mücadele açısından da arkada gibi görünen diğer devrimci militan ve liderleri de anmak, anlamak ve onları yaşatmak başlı başına özel bir devrimci görevdir.

68 devrimcileri, devrimci bir yol açtılar TDH’ye. Adını verdiler hareketlere. Geçmişten bugüne getirdiler mücadele geleneğini ve kesintisizliğini. Adlarını kanları pahasına TDH’ ye yazdırdılar. 

Onları anmak, anlamak ve uğruna mücadele ettikleri ideallerine ulaşmakta kararlı-inatçı-ısrarlı bir kavganın sahibi olmak demektir. Bu faşist sömürgeci düzene karşı, komünist devrimci sınıf mücadelesini büyütmekten geçmektedir anılarını yaşatmak. 

ANILARI MÜCADELEMİZE IŞIK TUTMAYA DEVAM EDİYOR

ANILARINI YAŞATMAK İÇİN KOMÜNİST DEVRİMCİ MÜCADELEYİ BÜYÜTMELİYİZ

KAHROLSUN KONTRGERİLLA CUMHURİYETİ

YAŞASIN ÖZGÜRLÜK YAŞASIN SOSYALİZM



27.04.2010
Mahmut Halil CAN ( Sendiren )
http://www.ateshirsizi.com/deniz-gezmis-ve-ibrahim-kaypakkaya-t11653.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder