2 Haziran 2012 Cumartesi

TARİHİ YAZANLAR VE YAPANLAR LENİN – EDMUND WILSON

TARİHİ YAZANLAR VE YAPANLAR LENİN – EDMUND WILSON

17.05.2012

Mahmut Halil CAN ( Sendiren )

Ömrümüz boyunca Marksizm Leninizm’i bir bilimsel metodoloji, bir proleter komünist devrimci insanlık ideolojisi, bir yol gösterici olarak gördük. Ondandır ki, siyasal yaşantımız büyüklerimizin gölgesinde bir yol arkadaşlığı ile başlamış olsa da; zaman içinde ML noktasında yetkinleşme, okuma, araştırma, sınıf mücadelesinde yer alışla birlikte bilinçli tercihlerimiz öne çıktı. Bu da ML’i sözünü ettiğimiz şekilde ele almamızdan kaynaklandı.

Körü körüne bir olgunun, olayın, başatın peşinde olmadık. İnanmadığımız hiçbir şeyin peşinde yürümedik. Ayrılıklarımız ve yolumuzu çizmemiz hep bu bilimsel bilinç, bilimsel algı ve yaşamı değiştirme-dönüştürme işimizin özel bir parçası oldu her daim. Hiçbir güç, hiçbir kimse ve hiçbir egemen düşünsel anlayış yalnız başımıza kalsak ta bizi korkutmadı, geri itmedi. Zira inan temelimiz ML ve onun bilimsel metodu ile sınıf mücadelesinin gerçekleri oldu.

Bu anlamda ML noktasında doğmatik, körü körüne bir yola din çerçevesinde inan temelimiz olmadığı gibi; ML karşıtı ya da onu dıştalayan-karalayan şeyleri okumamazlık, onları dışarı itmek gibi bir tutumumuz olmadı asla. Stalin noktasında komünist usta değerlendirmelerimizden, 30 yıl öncesinde sıradan bir devrimci lider noktasında değerlendirmeye gelişimizde de kimsenin katkısı olmamıştır. Bu noktaya yine ML’e kendi çabalarımızla ulaşmamız gibi bir yol izledik. Aynen Orta yolcu çizgi noktasından, bunun tam tersi bir noktaya kendimiz çerçevemizle ulaşmamız gibi.

Bu ML’in bilimsel duruşu ile onun geleceği kucaklayan öz samimiliğine, bilimsel alt yapısına kesinlikle uygundur. ML’in duruluğu, saf sınıf duruşu, öz kimliksel sınıfsal alt yapısı zaten sağlam kimliklerde bu sonucu doğrudan üretmektedir. Kendisinden ve duruşundan zerre kuşku duymayanların, karşıt duruş ve söylemler ile ideolojilerden de korkmaması oldukça doğal, olağan ve kesinlikle doğrudur. Kendine güven sorunu yaşayanların elbette söylediklerimizden azade olduğunu belirtmemize bile gerek yoktur.

Tarihi Yazanlar ve Yapanlar Lenin eseri de işte böyle yarı cepheden ML’e saldırı eserlerinden birisidir. Zira Edmund Wılson eski bir ML olsa da, sonradan ML dışına çıkmış bir tarihçi yazardır. Bu eser de kendi duruşunu oldukça iyi yansıtan bir eserdir. Kendince nesnel doğrular içinde taşısa da, tarafgirlik bakımından küçük burjuva Amerikancı orta sınıf duygulanımları içinde yazıldığı açıktır. Tarafgirlik varsa işte bu noktadadır.

Nasıl ki, Stalin düşmanlığının en doruk noktasal durağı nasıl ki Troçkizm ve onun yandaşları ise; Troçkizm hastalığı nasıl ki Stalinizm düşmanlığı üstünden yürüyorsa da Stalin savunuculuğu ya da karşıtlığının her bakımdan bu tarihsel taraflara eşit mesafede, ML düzlemde bakması o kadar bilimsel bir sınıf duruşu olacaktır. Stalin ve Stalinizm ne kadar nesnel düzlemde ele alınması gerekiyorsa ML tarafından, aynı durum Troçkizm açısından da aynıdır tarafımızca. 

Zira Troçkizm bağımsız bir sınıf ideolojisi olmadığı gibi, tek tek ülke devrimlerini yok sayması bakımından ve de Enternasyonal Devrimci Mücadeleyi dolaylı yoldan küçümsemesi bakımından ML’e Stalinizm’den daha da uzak bir yerde olmaktadır. Ama pratik SSCB deneyiminden ML açısından olmaması gerekenleri de Stalinizm’den çıkarmak olanaklıdır aynı zamanda.

Ele aldığımız eser, kitap ML’e liberal düzlemde, nispeten tarihsel gerçekleri çarpıtma yerinde olsa da özellikle 15. YY ve sonrasında bilimsel, tarihsel gelişmeleri topluca ele alan ve karşılaştıran, en nihayetinde ML ile son yürüyüşe doğru gitmesine doğru bir temel eleştirel düzlem sunmaktadır. ML’i bilimsel çerçevede değer kılan ve onu eyleminin öncüsü yapanlar açısından da incelenmesi lazım gelen bir çalışmadır bu eser.

Zira Ateşi Çalmak tarihsel yapıtına karşılık olarak bu anti çalışmaların da okunması tarihin, sınıf mücadelelerinin ve onları yazan ya da yaratanların tarihsel kimliklerine uzanmanın bir aracıdır sadece. Ve de başka pencerelerden görüntüyü sunmanın da gereğidir maddeci düşünüşün.

Bu eser yarı cepheden saldırı ile ML’in eksik kalan öğeleri ile sınıf mücadelesinin hataları üstüne bir deneme olarak algılanmalıdır zira. Keza sınıf mücadelesi tarihi, sınıfların eksik-hata-zaafları ile onların düşmanları tarafından algısı, yararlanmalarından kaynaklı olarak bir yerlere varmıştır.

Övgüler üstüne düzülü Stalin SSCB’sinin, Stalin’in ifadesiyle “ Komünizme gidiyoruzdan” kapitalist bataklığa gidişi nasıl ki bizim asıl ve nihai çözmemiz gereken olgulardan ise, tarih yazımında tek yanlılıkta bizim sorunumuzdur. 

Tarihi yazanlar ve yapanlar eseri bu ve benzeri noktalarda ML literatür ve yazına başka bir açı göstermeyi “borç” bilme noktasında olmasa da; ML’ler bu anlamda bakarak konuya yaklaşmalıdırlar. 

Biz ML’ler eleştiri-özeleştiri besin kaynağı noktalarını açık tutan bir bilimsel düzlemde isek; asla ve kesinlikle bu düzlemi boşlamamak, onu an be an yaşatmak noktasında olmalıyız.

Mesela kendi adımıza Stalinizm eleştirisinin kaynağı biz de asla Troçkizm ve onların yazınsal düzlemi olmadı. Zira Stalin’in Leninizm’in Sorunları kitapçığı bizim Stalin’i ve onun ne derece ML noktasında durduğunu görmemize yanıt oldu. Kendi yazınından ve söyleminden. 

Zira Leninizm’in öğrencisi olduğunu iddia eden ve komünist olduğunu iddia eden Stalin bir de bakmışsınız ki Tek Ülkede Sosyalizm Savunuculuğu adı altında ML’in tüm temel ilkelerine aşağıdan saldırıyor! Aynı düzlemde bu eksiği gören Anti-ML Troçkizm’de bunları gördüğü içindir ki, Anti-ML’ini Anti-Stalinizm’e yönelterek bunu yapmıştır. Halbuki ML ile Stalinizm arasında zerre kadar yanlılık yoktur. Sadece isimsel sahiplenme dışında.

Bu ve genel anlamda klavuzu bilim ve ML olan birilerinin ya da tarafların ML düşmanı gibi görünen yapıtları oldukça titizce incelemeleri gereği açığa çıkmaktadır. Zira ML eğer bir bilimsel metodoloji ile sınıfsal bir mücadele yönergesi ise; onu en titiz şekilde ele almak, onu geliştirmek, onun eksik ve hatalarını görüp ortadan kaldırmakta yine gerçek ML’lere düşmektedir bizce.

Marx ve ikinci Keman Engels dahil Lenin’in de bu çerçeve içinde tutkulu özgürlük, devrim ve sosyalizm ile insanlık düzeni düşlerinin ancak bu çerçeve içinde olacağı da apaçık gerçektir. Gözleri, beyinleri, akılları, yürekleri kapalı insanların işi değildir komünistlik. 

Her bakımdan özgür-insani dünyayı yaratmak, yaşatmak düşü ile beslenenlerin; yine her bakımdan kendilerini her gün ya da her dakika yenilemeleri, okumaları, tartışmaları, bilimsel düzlemden zerre kadar şaşmamaları zorunlu ön koşuldur. Başka türlüsü düşünülemez bile.

Bizim yaşam ve besin kaynağımız yaşamın kendisi ve onun beslendiği zemindir. Bu yaşam ve onun sonuçlarının insanlık, geleceğe sunduğu sonuçsuzluktur. Bu anlamda düzen ve onun sonuçları ile sonuçsuzluğunun ortadan kaldırılması da tamı tamına tutarlı bir bilimsel alt yapıya ihtiyaç duymaktadır.

Tarihi Yazanlar ve Yapanlar eseri aynen Ateşi Çalmak serisi gibi okunmalı ve gereken dersler çıkarılmalıdır. Tarih sadece ve sadece kriminal bir biçimde tek tek kişilerin eseri olmadığı gibi; sadece ve sadece sınıfların doğrudan eylemlerinin de doğrudan kendisi değildir. Zira sürece katılan tüm sınıf ya da onların liderlerinin de doğrudan katkısı, payı ve ona kattığı şeyler de vardır. Buna feodal dönemdeki ve sonrasında da kapitalist kuruluşta yer alan liderlerin kendilerini bu değişim sürecine katmaları bir örnek olmalıdır.

Aynı durum, SSCB Rusya’sında Stalin rollemesinde de aynıdır. Tarih ne kişilerin analog eylemidir; ne de bu analog eylemlerinden bağımsızdır. Eğer bu çerçevede ele alınırsa tarih ve gerçekleri daha yerli yerine oturacaktır. Her şey ve her durum kendi sınırları içinde ele alınmadığı, doğru düzleme oturtulmadığı sürece yalın gerçeklere uzanmak oldukça sancılı olmaya devam edecektir.
http://www.ateshirsizi.com/tarihi-yazanlar-ve-yapanlar-lenin-t18514.html?t=18514

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder