12 Haziran 2014 Perşembe

IŞİD ve Türkiye, Irak, Suriye, Nusra … Musul İşgali ve Serêkaniyê Katliamı


Irak ve Şam İslam Devleti, kısaca IŞİD, ya da Irak ve Levant İslam Devleti (Arapça: الدولة الاسلامية في العراق والشام Ad-Davla Al-Islāmiyya fi al-'Irāq wa-sh-Shām),
 Irak ve Suriye'de aktif isyancı bir grup.Irak Savaşı'nın ilk yıllarında kurulan ve 2004 yılında El Kaide'ye bağlılığını ilan eden grup bir süre sonra Irak El-Kaide'si adını aldı. Grup genelde Sünni topluluklar olmak üzere Mücahidin Şûra Konseyi, el-Kaide, Jaysh el-Fatiheen, Jund el-Sahaba, Katbiyan Ansar el-Tevhid vel Sunnah, Jeish el-Taiifa el-Mansoura gibi farklı isyancı gruplardan oluşur ve onların desteğini alır. Irak ve Levant'teSünni nüfusun yoğun olduğu bölgelerde halifeliği kurma hedefi vardır. Şubat 2014'te, sekiz aylık uzun bir güç mücadelesinden sonra, el-Kaide IŞİD ile bütün bağlarını kestiğini duyurdu.
Irak Savaşı'nın yoğun olarak yaşandığı dönemlerde Irak'ın AnbarNineveDiyalaBabilKerkük veSelahaddin illerinde çok büyük etkinlik gösterdi. Bakuba'yı başkent ilan etti. Halen devam eden Suriye İç Savaşı'nda Suriye'nin İdlipRakka ve Halep bölgelerinde varlık göstermektedir.
IŞİD, binlerce sivil Iraklı, Irak hükümet üyeleri ve onların uluslararası müttefiklerinin ölümlerinden sorumlu tutulmaktadır. Irak Savaşı'nın son evrelerine doğru grup gerilemeye başladıysa da, ABD'nin Irak'tan çekilmesiyle 2012'de gücünü tekrar yenilediği ve üye sayısını iki katından fazla arttırdığı öne sürülür.
2013 yılında El-Cezire'ye sızdırılan bir mektup ve ses kaydıyla El-Kaide lideri Aymen el Zevahiri bu grubun Suriye kanadını tasfiye ettiğini açıkladı. Fakat IŞİD emiri Ebu Bekir Bağdadi bu tasfiye kararını reddetiğini ve grubun Suriye'deki operasyonlarına devam edeceğini açıkladı. Nisan 2013 ile birlikte IŞİD Suriye'nin kuzeyinde hızlı bir şekilde askeri güç kazanmaya başladı. Suriye'nin kuzeyindeki en güçlü gruplardan biri oldu. Grup Suriye'de etkin olduğu bölgelerde şeriat kanunlarını icraya başladı ve rakip gördükleri askerleri, yabancı gazetecileri, yardım kuruluşlarına üye insanları sürgüne gönderdiler veya hapsettiler.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Irak_ve_%C5%9Eam_%C4%B0slam_Devleti

Musul İşgali ve Serêkaniyê  Katliamı’nı IŞİD maskeli Türk MİT’i mi yaptı? IŞİD saldırıları yoğunlaşıyor

Musul İşgali ve Serêkaniyê Katliamı’nı IŞİD maskeli Türk MİT’i mi yaptı?

IŞİD ismine neredeyse herkes aşina olmuş.
IŞİD dendi mi, ilkin aklımıza  gelen atalarımızın Bextê Romî Tine(çîno)-Osmanlı vijdansızdır,barbardır-  dediği babar Osmanlı’nın şu sözüdür. “Ya Devlet başa ya kuzgun leşe”.
Yani iktidar, istila ve talan için her şeyin mubah görüldüğü bir barbarlık.
IŞİD’in kullandığı tüm katliam yöntemleri, Türk Devleti’nin kullandığı katliam yöntemleri ile birebir benzerdir.
IŞİD’in propaganda dili de Türk Devleti’nin Kürt ve Kürdistan’a ilişkin kullandığı dille tıpa tıp aynıdır.
Biliniyor Türk Devleti’nin yere göğe sığdıramadığı ve Fatih unvanı taktığı Fatih Sultan Mehmet, padişah olduğunda yaptığı ilk iş, 2 yaşındaki kardeşleri Ahmet ve Mehmet’i öldürmek olur.
Fatih, padişahlık, iktidar ve saltanat için Fatih Kanunnamesi’ni çıkarır.  Bu kanunun meşhur bir maddesi vardır. O maddede şöyle denir. “Nizam-ı alêm için şehzadeler öldürebilir”. Osmanlı padişahları bu maddeyi ve fetvayı, iktidar için kardeş katline dayanak yaptılar, kendilerine tanınmış bir hak olarak kardeşlerini katletmeye başladılar.
İktidar için her türlü katliamı hak gören Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’dir(Yüzbinden fazla Kürt-Türk Alevisini katleden). Yavuz babasının öldürerek tahta geçer. Kardeşi Ahmet, Korkut, Abdullah, Şehinşah, Şahsultan, Alemşah, Mahmut ve Mehmet olmak üzere 8 kardeşini boğdurarak katlettirdi. Bunların tüm eş ve çocuklarını da öldürttü.
Osmanlının tüm padişahları aynı yolda yürüdüler.
T.C’de aynı yolda yürüdü.
Devlet ve iktidar adına kimleri öldürmedi ki.
Mustafa Kemal en yakın arkadaşlarını öldürdü.
İsmet İnönü öldürdü.
T.C’de cumhurbaşkanlarını, başbakanlarını öldürdüler, astılar.
Son Hunkar R.T.Erdoğan, hocası Erbakan’a ihanet etti.
Birebir iktidar ortaklarını tasfiye etti. Can yoldaşı ve iktidar ortağı Fetullah Gülen Örgütü ile iktidar savaşına girdi.
Sözün kutsallığını kirletti. İktidar, para pul için dini kirletti. Ahlakı kirletti.
R.T.Erdoğan son Ortadoğu padişahı olmak hayali ile yandı tutuştu. Jet hızıyla Suriye’ye daldı.
2011 yılı Mart ayında Suriye’de halk ayaklanması başlayınca, AKP’de Rojava’ya düşmanlık temelinde harekete geçti.
Rojava’yı işgal etmek ve katliam yapmak amacıyla 22 Şubat 2012’de SADAT(SADAT Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi) adlı özel savaş örgütünü kurdu.
 90’lı yıllarda Kürdistan’da katliam yapan General Korkmaz Tağma ile Adnan Tanrıverdi’yi bu özel savaş örgütünün başına getirdi. Irak Şam İslam Devleti(IŞİD) adlı örgütün gizli siyasi lideri olan Tarık Haşimi’yi de İstanbul’a götürdü.
İstanbul Laleli’de MİT’in denetiminde yaşayan Seyfullah Çeçen(Şişani), Yakup Lezgi Çeçen, Ebu Musa Çeçen(Şişani) ve Ebu Ömer Çeçen(Tarkan Barataşvili) gibi Çeçenleri IŞİD’in askeri sorumlusu yaptı.
SADAT’ın koordinesinde IŞİD’i, Rojava’yı işgal etmek ve katliam yapma üzere harekete geçirdi.
Zaten 27 Martta MİT müsteşarı Hakan Fidan, Genel Kurmay 2.Başkanı Yaşar Güler, Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ile Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nın Rojava üzerine yaptığı toplantının ses kayıtları ortaya çıkmıştı. O ses kayıtlarında Rojava’daki çetelerin Türk Ordusu tarafından eğitildiği ve bir generalin Rojava’ya gittiği belirtiliyordu.  
Cereblus-Karkamış- ve Girêspî(Tilabyed)-Akçakale- sınır kapıları da günün 24 saati IŞİD’in her türlü giriş çıkışları ve askeri sevkiyatı için açık.
http://www.ajansafirat.com/news/guncel/skandal-turkiye-nin-suriye-ye-mudahale-planlari-desifre-edildi.htm
R.T.Erdoğan ve AKP’li Türk Devleti Kürtlerin özgürleşmemesi için Türk MİT’i ve Özel Harp Dairesi’nin birer kolu olan İHH Vakfı,  Bülbülzade Vakfı, Özgür Der, İmkan Der, Mustazaf Cemiyeti ve Hizbul-Kontra Hüdapar  vb. paravan örgütleri devreye soktu.   Ne kadar katil sürüleri varsa, çeteler varsa Rojava’ya sürdü.
El-Nusra, Liva Tevhid, Ahrar-ı Şam ve IŞİD’i istilacı vampirler gibi örgütledi. Yedirdi içirdi, giydirdi, eğitti, silahlandırdı.
Koordine etti. Katliam yapmak üzere Rojava’ya gönderdi.
En çok ta IŞİD maskesi ile katliam yaptı. Esas katliamları yaptıran ve yapan Türk MİT’idir. IŞİD sadece maskedir.
Bunun en somut ifadesi, 29 Mayıs 2014 tarihinde Rojava’daki Serêkaniyê kentinin batısında yer alan Tilêliye, Temade ve Ovencak köylerinde yapılan katliamdır.
IŞİD maskeli Türk MİT’i sadece Tilêliye köyünde 7’si çocuk-bir dört aylık bebek olmak-üzere en az 15 Rojavalıyı öldürdü.
Katliam planınının nasıl yapıldığına dair bazı belgeler var.
IŞİD maskesi ile propaganda amaçlı  Türk Devleti’ne bağlı çetelere aithttp://justpaste.it/fnwn sitesinde yayınlanan belgelerde, harita üzerinde katliam planlaması yapılırken Türkçe yazılarak anlatılıyor.
IŞİD maskeli çetelerin katliama ilişkin propangada amaçlı yayınladıkları belge sadece bu değil.
Tilêliye katliamını yapan IŞİD maskeli çeteler, katliamın nedeni anlatılırken yazdıkları bu cümle tek başına kimin bu katliamı yaptığı ve yaptırdığının açık delilidir.
IŞİD maskeli çeteler katliamın gerekçesini şöyle ifade ediyorlar.
· “29 May
#RojavadaKatliamVar Sahtekar komünist pkk 30 bin vatan evladının katili ne çabuk unuttunuz ayrıca… pic.twitter.com/jOZ1uv7R4K
  Yine IŞİD maskeli aynı twitter hesabında şöyle bir cümle yazılmıştı.  “İstanbul’da yakılan Serap’ın intikamın alındı”  Bu cümle kendi başına Tilêliye katliamının Türk MİT’i tarafından yapıldığının somut itirafıdır.  Daha sonra bu cümle silindi. Ama unutulan bir şey vardı. Serap Eser’in bulunduğu otubüse 2009 yılında molotof atarak, Serap’ın ölümüne neden olanların MİT elemanı olduğu açığa çıkmıştı. MİT böyle bir olayı yaparak, PKK’nin üzerine atmaya çalışmıştı. Olayın özü sonra deşifre olmuştu. Otubüse molotof atan MİT elemanının kimliği de belirlenmişti.
Tilêliye katliamına ilişkin Rojava Serêkaniyê’sinde yaşayan Serêkaniyê’li Halil Muhemed,katliamı yapan çetelerin Riha’nın(Urfa) Serêkaniyê ilçesi üzerinden Ralin Sınır bölgesinden giriş yaptıklarını belirtmişti.

Bunlarla birlikte Tilêliye Katliamı’nı yapanlardan 6 Türk çetesinin cenazesi olaya müdahale eden YPG’nin eline geçmişti.  PYD Eşbaşkanı Salih Müslüm bu konuda Türk gazeteci Hasan Cemal’e bilgi vermişti. Hasan Cemal bu bilgi üzerine “Rojava’da IŞİD’in katliamı, Kürtler ve IŞİD’ın Türkleri…” başlıklı bir makale yazdı.

Bununla paralel katliamdan bir gün sonra yani 30 Mayıs’ta Güney Kürdistan’da yayın yapan, Puk Media Ajansı’nda Rehêl Semed tarafından yapılan bir haberde şöyle deniliyordu.
“Irak Ordusu, Felluce’de yaptığı bir operasyonda 4 Türk Subayı’nı yakaladığını bildirdi. Yakalanan kişilerin IŞİD militanlarına askeri eğitim verdikleri açıklandı”.
Esas güncelliğini koruyan sıcak bir gelişme de Musul’un işgalinin Türk Devleti ve AKP ile olan bağlantısıdır.
Musul’un işgali, Kerkûk’e işgal saldırıları, Xaneqîn, Celewle ve Duz Xurmate’deki katliamların  arkasındaki esas koordinatör Türk Devleti, AKP ve Türk MİT’idir.
YNK, Rojava Devrimi’ne destek verdiği için, YNK’nin hakim olduğu alanlara yönelik IŞİD maskeli Türk MİT’nin çok planlı katiamları oluyor.
Musul’un işgali, Kerkûk’ün işgali için yapılan saldırıların planlaması da Ankara’da yapıldı.
Irak Meclis Başkanı ve Musul Valisi Esil Nuceyfi’in kardeşi Usame Nuceyfi 2 Haziran 2014 tarihinde Ankara’daydı. R.Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu ile görüştü. Bu görüşmede Musul ve Kerkûk’ün  IŞİD maskesi ile işgal edilmesinin planlandığına dair güçlü veriler var.
Buralar işgal edildikten sonra buradaki tüm ağır silahların Rojava’daki IŞİD çetelerine taşınması, bu silahlarla hem Rojava’ya içten saldırılması hem de Til Koçer kapısına saldırılmasının planlandığı belirtiliyor.
IŞİD’in de “Musul’daki Türk görevlilerinin güvenliğini alacağız, onları koruyacağız” şeklindeki açıklaması bu planlamayı güçlendiriyor.
Musul Valisi Esil Nuceyfi’nin de, Musul’daki polis ve askerlerin nöbet yerlerini terk etmesi ve IŞİD çetelerine karşı direnmemeleri konusunda talimat verdiğine dair bazı Arapça belgeler internet ortamında dolaşımda.
Ayrıca Ahmet Davutoğlu’nun IŞİD çetesinin kaçırdığı kamyon şoförlerine(Neredeyse hepsinin Kürt olması ayrı bir şüphedir) ilişkin yaptığı açıklamada, çok rahat konuşması ve IŞİD çetelerini övecek tarzda söylemler kullanması bu planın başka bir verisidir.
Bu bilgilerden açığa çıkan açık, net ve somut bir durum var.
Musul’un işgali ve Başur’da YNK’nin denetimindeki Kerkûk ve Xaneqîn bölgelerinde yapılan katliamlar, Rojava’da katliamlarda kullanılan IŞİD sadece bir maskedir. Esas koordinatörün Türk MİT’i,R.Tayyip Erdoğan ve AKP hükümeti ile Türk devletinin olduğu bu belge ve bilgilerle ispatlıdır.
ERDOGAN U NUCEYFI musul-iside-teslim-edildi DAVUTOGLU U NUCEYFI

http://www.kurdistan24.org/2014/06/musul-isgali-ve-serekaniye-katliamini-isid-maskeli-turk-miti-mi-yapti/Zana AzadiZana Azadi


**********************************************************************************************************************************


IŞİD ve Türkiye, Irak, Suriye, Nusra …

Uzun zamandır IŞİD’le ilgili birkaç not düşme ihtiyacı hissetmekle birlikte sürekli daha çok gündem olduğu için ‘artık birileri değinir, yazar-çizer’ diye düşünerek erteledim ama hala ciddi alakasız-asılsız yorumlar, analizler devam ediyor ve eksiklikler var. Elbette bu eksikleri gideremem ama kendimce birkaç hızlı not düşeyim;
- TC IŞİD’i doğrudan desteklemiyor ve çok uzun zamandır IŞİD’e karşı teyakkuzda.
- TC’nin IŞİD’e dolaylı desteği Irak’a ve özellikle Suriye’ye senelerdir rahat giriş çıkış yapmalarını sağlamak, Türkiye’de istedikleri gibi at koşturmalarına göz yummak oldu. Şuan bile IŞİD ve diğer El Kaide türevi örgütlere mensup kişilere -özellikle İstanbul’da- rastlayabilirsiniz.
- ‘Yakalanan’Silah dolusu tırlar IŞİD’e falan gitmedi, tam tersi –Türkmen cephesi başta olmak üzere-  IŞİD’ın saldırı tehdidi altındaki gruplara gönderildi, IŞİD’e ve rejime karşı karşı kullanıldı. Ama elbette IŞİD’in en büyük silah sevkiyat kanalı olmasa bile Türkiye’den de bir silah sevkiyat kanalı var IŞİD’in. Asıl kanalı insan ve silah kanalı Irak.
- Elbette AKP’nin IŞİD’le hatrı sayılır bir ilişkisi, kanalı var ancak ‘işte AKP’nin IŞİD’le ilişkisinin delili’ diye dolandırılan belge ve fotoğrafların hepsi çarpıtma, uydurma. Irak işgali sonrası AKP ve Türkiye İslamcılarının ilişki içinde olduğu Irak Sünni yapılarının büyük çoğunluğu şuan IŞİD’le beraber zaten.
- AKP ‘derin strateji’siyle dünya güçlerinin defalarca tecrübe edip zararlı çıktığı yöntemi yeni yetme emperyalist dürtülerle denedi, aynı bataklığa batıyor. Yerli Suriye muhalifleri tek başlarına bir şehir bile ele geçiremeyecekleri bilindiği için El Kaide ve türevlerine yol verdi, ‘rejim yıkılsın sonra icabına bakarız, hem de bizle uğraşacaklarına gidip başkalarıyla uğraşsınlar’ denildi.
- Senelerdir ‘bunlar Suriye’den Irak’tan çok senin başına patlayacak, yapma etme’ denildi ama nafile. Türkiye’li ‘cihadçı’ların bile rahatlıkla Suriye ve Irak’a gidebilmesi için her tür olanak sağlandı, El Kaide’den tutukluların çoğu tahliye edildi, ‘cihad’a gönderildi.
- Elbette her istihbarat teşkilatı bu tür organizasyonlara etki etmek, kendilerine karşı zararsız hatta mümkünse çıkarları doğrultusunda yönlendirmek ister, buna MİT de dahil. Ancak IŞİD MİT ortaklığı yersiz bir iddiadır. IŞİD’in daha çok Suudi ve Katar’la bölgesel ve doğrudan ilişkileri, işbirlikleri vardır. Katar ve Arabistan Türkiye’nin bölgede en büyük müttefikleri ancak aynı zamanda birbirlerine de bölgede süper güçlerin en büyük müttefiki olmak için de rakip halindeler ve Mısır’da, Tunus’da, Libya’da olduğu gibi Suriye ve Irak’ta da birbirlerine gol atmaktan çekinmezler.
- IŞİD’i tamamen başka güçlerin plan program dahilinde hareket eden piyon yapı olarak görmek, bu hareketlilikleri tamamen dış güçlere bağlamak da, IŞİD’i sadece IŞİD olarak okumak da yanlış okumadır. Hem IŞİD’in hem ilişik güçlerin niyetlerini okumak gerekir.
- TC yani AKP Nusra, Nusra ve diğer El Kaide türevi örgütlerinde içinde olduğu İslami Cephe ve ÖSO’nun bir kanadıyla doğrudan ilişkilidir, doğrudan destek vermektedir. Nusra’nın terör örgütü ilanı  baskı ve sıkışma sonucudur, mecburi ve sadece semboliktir. Masa altından tüm ilişkiler, gönül almalar gözlerimizin önünde devam etmektedir.
- IŞİD’le ilgili gözden kaçan en önemli hususlardan biri IŞİD’in merkezinde bilfiil konumlanmış Irak Saddam rejimi Baas kadrosudur. Yani bu savaş biraz da Saddam’ın direnişidir. Zaten IŞİD’in Irak’taki başarılarının arkasında Irak Baası (fiili, maddi, lojistik, istihbari, askeri.. Mesela Saddam rejimi ellerindeki tüm askeri teçhizatı ve depoları IŞİD’e bırakmıştır, IŞİD Irak lider kadrosunun yarısı Saddam rejimi kurmaylarından oluşuyor) Suriye’deki başarılarının arkasında Suudi ve Katar desteği etkilidir.
-IŞİD de El Kaide’dir, Nusra da. IŞİD ‘artık bize örgüt ismi gerekmiyor, El Kaide isminin karizması bizden size hediye olsun, biz artık devletiz örgüt değil’ diyerek gönüllü olarak El Kaide adını kullanmaktan vazgeçti, isteseydi El Kaide adını da Zevahiri’ye kaptırmazdı.
- IŞİD-Nusra çatışması, çekişmesinin sebebi Suriye cephesi değildir. Bu iki kanadın çekişmesi  Irak işgalinden önce bile vardı. Bu çekişme Zevahiri (Mısır-Türkiye gibi İhvan hattının güçlü olduğu yerlerin El Kaide hattı) ile Zerkavi (Ürdün-Suudi gibi vahabiliğin güçlü olduğu yerlerin El Kaide hattı) uyuşmazlığı, çekişmesi ve çatışmasıdır. Suriye’den önce de silaha sarılmalar yaşandı bu iki hat arasında ama Suriye gibi dünyanın gözü önünde olmadı.
Biraz daha açarsak; Usame Bin Ladin hayattayken bu dengeyi hep gözetti, sorunlar doğrudan ‘Şeyh Usame’ye taşındı ve çözüldü. Zevahiri ile Zerkavi arasında kişisel çekişmezlikler de oldu. Irak cephesi açılmasıyla birlikte ve Irak cephesinin bilfiil liderliğini yürüten Zerkavi Zevahire’den bir adım öne geçti. Artık Afganistan merkezli El Kaide değil Irak merkezli El Kaide dünyanın gündemine geldi. Zerkavi defalarca Zevahiri’nin emir, öneri, teklif, nasihatlarını takmadı. Usame de pasif orta yolcu tavrı tercih etti. Velhasıl bir çok detayı atlayarak şunu belirteyim; El Kaide küresel ağı merkezi Irak işgal sonrası ve özellikle Usame’nin öldürülmesiyle artık Irak oldu. Zerkavi’nin öldürülmesi Zevahiri-Afganistan El Kaide’si etkili kılmak bir yana daha da zayıflattı, Usame’nin ölümüyle de bu pekişti. Irak İslam Devleti Suriye ile birlikte Irak Şam İslam Devleti oldu. (‘Şam’ denilen bölge günümüzdeki Suriye’nin başkenti değil tabi eski adıyla ‘Şam diyarı’ olan Filistin, Lübnan da dahil olmak üzere daha geniş bir coğrafya)
- ‘Kafkasya cihad’ı devlet ilanı ardından diğer cihad bölgeleri gibi emirlikler haline geldi ve Devlet’e biat ettiler. Kısaca IŞİD çarpıştığı El Kaide’ci örgütlere nazaran çok daha güçlü çok daha köklü savaş tecrübesi, maddi, istihbari, lojistik imkanı, militanı ve hatta inancı çok daha fazla olan bir yapı. Ayrıca bu yapıya şuan gerçekten devlet demenin önünde bir mani yok. Kimse tanımasa da bir devletin devlet olması için gereken her şeye sahip. En azından şuan için vilayetleri, mahkemeleri, vergi memurları, polisleri, okulları, kanunları, ordusu, parası, cezaevleri, belediye çalışmaları, kimliği hatta pasaportuyla devlet mekanizması profesyonelce işliyor.
- Nusra Suriye’yi fırsat bilen ve güçlü ve aktif el Kaide olan IŞİD’den ümidi kesen Zevahiri El Kaide’sinin buradan isimlerini zikretmeyeceğim bazı kurum ve kişi kanallarından gelen Türkiye desteğiyle Hamas gibi bir meşruluk kazanma projesiydi, tutmadı, şuan sadece varlıklarını devam ettirme derdindeler.
- Nusra projesine, IŞİD’i de kontrol altına alabilmeye ve Suriye’de rejimin kesin yıkılacağına inanıldığı için Türkiye İslamcıları başından beri IŞİD’i destekliyordu. Birden bire savunduklarını, videolarını paylaştıklarını, mücahidler dediklerini silip atmak hatta düşman bilmek İslamcılar için kolay olmadı. Ama bir o kadar da iktidarla örtüşen kaypaklıklar ayan oldu.
- Nusra şuan hala Türkiye kontrolünde sayılabilir ama ileride bir gün Türkiye’nin başka bir baş belası olacağını da unutmamak gerekir.
- IŞİD’den ayrılıp Nusra ve diğer örgütlere katılan tek tük olabilir ancak diğer ‘cihadçı’ örgütlerden IŞİD’e katılım grup grup devam ediyor.
- Tarihin gördüğü en katı Şii ve Alevi düşmanı yapısıdır IŞİD. O koşullara razı oldukları ve aleyhlerine çalışmadıkları müddetçe gayri müslimlerin ve hatta ateistlerin nefes alma hakları vardır ama Şii ve Aleviler’in yoktur.
-  Evet El Kaide kitlesel, toplumsal örgütlülüğü dayanağı olan bir yapı değil ancak küresel bir güç olduğu, gücünü azımsamamak gerekildiğini unutmamak gerekir. Özellikle uzun zamandır beklenen bu son büyük atakları hezimetle sonuçlanmazsa IŞİD ileride tanınması zorunlu hale gelecek, yoksul Sünni İslamcı tabana dayanan bir Ortadoğu devleti olabilir. Hiç ‘çok zor’ demeyin.
-IŞİD’i İran ve Suriye’nin kurduğu ya da desteklediği şeklindeki iddialara bilerek hiç değinmedim bile.
- IŞİD savaşır, öldürür-ölür başka bir stratejisi yoktur demeyin, IŞİD nereye gireceğini nereye girmeyeceğini, nereyi tutması gerektiğini nereden çekilmesi gerektiğini, petrol hatlarını, santralleri, barajları, su kaynaklarını, hangi örgütü-devleti ne zaman karşına alacağını ve yaşamayı da çok iyi biliyor.
- Türkler genelde  Nusra ve İslami Cephe kanallarını tercih etse de IŞİD içerisinde de onlarca denilebilecek kadar Türk yüzlerce denilebilecek kadar Kürt (Güney ve Kuzey Kürdistan ağırlıklı, Güney daha fazla) savaşçı var.
- Yine çokça paylaşıldığını gördüğüm ‘Musul’dan kaşan Irak ordusunu halkın taşlaması’ videosu da çarpıtmadır, çok eski bir zamana aittir. Musul’da değil Sadr mahallesinde Sadr yanlısı gençlerin Maliki ordusunu taşlama görüntüleridir.
- IŞİD’e karşı savaşan devlet ve örgütler kesinlikle IŞİD’i tanımıyor en büyük zayıflıkları bu.
Biraz karışık ve anlaşılması zor cümleler de var sanırım metinde, vakit yetersizliği sebebiyle mazur görün.






IŞİD saldırıları yoğunlaşıyor
IŞİD saldırıları yoğunlaşıyor

12 Haziran 2014 10:40
Font1Font2Font3Font4

Tikrit, çetelerin eline geçerken; Irak ordusunun Kerkuk'ten silahlarını bırakarak geri çekildiği; kentin güvenliğinin ise peşmergeler tarafından sağlandığı belirtiliyor.
Bölgedeki gazetecilerden edindiğimiz bilgilere göre; Musul yakınlarında bulunan ve Ezdî Kürtlerin yaşadığı Şengal'de IŞİD çeteleriyle peşmergeler arasında çatışma yaşandı. Çatışmalarda 2 peşmergenin yaşamını yitirdiği belirtiliyor.
Peşmergeler Şengal'in denetiminin kendilerininde olduğunu açıkladığı bildirildi. Öte yandan Telefar kazasına bağlı Eyümet'teki çatışmalarda ise 3 peşmergenin yaşamını yitirdiği de gelen bilgiler arasında. Yine Kerkuk yakınlarında bulunan Televaşit'teki çatışmalarda 2 IŞİD çetesinin öldürüldüğü, 7'sinin ise yaralandığı belirtiliyor.
Diğer çatışmalarda ölen çeteler konusunda net bir  bilgi edinilemedi. Öte yandan Musul'daki bir bankada 420 milyon doları yağmalayan çeteler, Tikrit'te de başka bir bankayı yağmaladıkları bilgileri de geliyor. Irak ordusunun bırakarak kaçtıkları tüm ağır silahları ele geçiren İŞİD çetesinin tüm bu silahları Rojava'ya saldıran çetelere gönderdiği belirtiliyor.
Güney Kürdistan kentlerinde ise güvenlik kontrolleri arttırıldı. Halkın en çok benzin sıkıntısı yaşadığı belirtilirken, Irak parlamentosundan bir heyet Kerkuk'e giderek burada bir büro açacağı kaydedildi. Türk basınına göre IŞİD, Türkiye'nin Musul konsolosluğu çalışanlarını serbest bırakacağını açıkladı. Ocak ayında Anbar vilayetindeki Felluce'nin tümü ve Ramadi'nin bazı mahallelerini, ele geçiren İŞİD 10 Haziran günü Musul'un dahil olduğu Ninova vilayetini, sonraki gün ise Selahaddin vilayetlerindeki bir çok yeri ele geçirdi.
IŞÎD, Dicle Nehri boyunca Bağdat'a doğru ilerliyorlar. IŞİD güçleri yönlerini Bağdat'a çevirmeden önce Tikrit'i, ardından da  petrol bölgesi Beici'yi işgal etti. Bağdat ile Musul arasında bulunan bu rafinerinin günde ortalama 300 bin varil petrol üretme kapasitesi bulunuyor. 
Buradaki üretimle esas olarak Bağdat'ın elektrik ihtiyacı gideriliyor.

IŞİD ile peşmerge arasında çatışma, YPG takviye gönderdi
IŞİD ile peşmerge arasında çatışma, YPG takviye gönderdi

11 Haziran 2014 14:54
Font1Font2Font3Font4

Halk Savunma Birlikleri (YPG) Federal Kürdistan Bölgesi'ne bağlı Selemiye köyüne saldıran IŞİD çeteleriyle çatışan Peşmerge'nin yardımına silahlı güç gönderdi.
Rojava bölgesinin Cizire Kantonu sınırında bulunan Musul'ün Federal Kürdistan Bölgesi yönetimine bağlı Selemiye köyünde bulunan karakola saldıran Irak'a Şam İslam Devleti çeteleri ile Peşmenge arasında çatışmalar başladı. Köyle bulunan karakolunun denetimini ele geçiren çeteler ile peşmerge arasında şiddetli çatışmaları sürdüğü belirtildi. Daha önce Federal Kürdistan Bölgesi'ni peşmerge ile birlikte savunmaya hazır olduğunu duyuran Rojava bölgesinin savunma gücü YPG'nin Peşmerge'ye destek amaçlı askeri güç gönderdiği öğrenildi. Federal Kürdistan Bölgesi'ne geçen YPG askeri gücünün peşmerge ile birlikte IŞİD çetelerine karşı savaştığı belirtildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder