7 Nisan 2012 Cumartesi

SÖMÜRGE KIBRIS’TA TC’NİN DAYATTIĞI ÖZELLEŞTİRME VE MİNARE GÖLGESİNDE EĞİTİM SÜRECİ ÜZERİNE



SÖMÜRGE KIBRIS’TA TC’NİN DAYATTIĞI ÖZELLEŞTİRME VE MİNARE GÖLGESİNDE EĞİTİM SÜRECİ ÜZERİNE

TC’nin bilindiği üzere iki sömürgesi bulunmaktadır. Bu iki sömürgesinde de açık işgal, açık faşist sömürgeci diktatörlüğü birisinde gölge biçimde-güya Kıbrıs hükümeti vs eli ile- sürdürülürken; diğerinde yani Kürdistan’da buna bile gerek duymadan sürüyor. Kıbrıs’ta sömürgeci faşist rejim Türk sömürgeci faşist diktatörlüğünün eli ile beslenirken, diğer yandan ekonomik kriz ve sonuçları ile birlikte bu “giderleri” karşılamak üzere Kıbrıs’ta da özelleştirme saldırısını gündeme almış bulunuyor. Diğer yandan da Din konusunda aynen “anavatan” TC’nin şu andaki görünümüne uygun olarak “atılımlar” yapmaktadır.

Türk sömürgeciliği, AKP’li BOP kliğinin egemenliğini pekiştirdikçe Kıbrıs’ta da kendine ve sermaye sınıfının çıkarlarına uygun hareket etmeye başladı nicedir. Önceleri sorun çözüyormuş gibi “umutlar” saçan klik, ardından gündelik çıkarlar neyi emrediyorsa ona uygun hareket ediyor. Ayrıca Kıbrıs ekonomik açıdan “kambur” gibi algılansa da bu klik tarafından; ağa babaları-emperyalist metropoller açısından stratejik önemi gözetilerek Kıbrıs “gözden” çıkarılamıyor. 

Bu gerçeklerden dolayıdır ki, AKP’li klik bir yandan “kambur” gördüğü Kıbrıs’ı sözde üstünden atmanın ekonomik yolunu özelleştirmelerde buldu aynen Baba Vatanında olduğu gibi. Ekonomik anlamda sınırsız-katmerli-vahşi kapitalizmin doruklarında yaşayan Türk sömürgeci kapitalizmi, Kıbrıs’ı da kendi ana vatanında uyguladığı, 12 Eylülün hedeflerinden olan özelleştirmenin kucağına atmak istiyor.

Tekelci Devlet Kapitalizminin olan sözde Kamu yapılarının özel ele devredilmesi çokta önemli değildir diyenler taktik hata yapıyorlardır. Zira özelleştirme başlı başına kazanılmış hakların gaspı ve vahşi sömürü-vahşete karşı çıkmamak, onu kabullenmek anlamına gelmektedir. Bunun için Baba Vatan’a bakmak yeter de artar bile.

Özelleştirme demek, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma, örgütsüz kılma, hak-hukuk kurallarında sınır tanımazlık demektir. Bu bağlamda sermaye sınıfı açısından stratejik bir saldırı ayağıdır özelleştirme. Özelleştirmeye karşı durmak ve mücadele etmek ise ciddi bir komünist sınıf taktiğidir bu bağlamda.

Kıbrıs ya da başka bir ülke ya da toprakta özelleştirme saldırısına bu minval üzere karşı çıkar komünistler. Bunun altını özellikle çizmek lazımdır. Zira devlet kapitalizmi elinden “özel” kapitalizm eline geçmek arasında hiçbir fark yoktur deyip, sorunu sessizce kabullenmek tamı tamına sermaye sınıfının çıkarlarına “hizmet etmek” demektir. Yukarıda da açıklamaya çalıştık bu sorunu.

Sömürge Kıbrıs’ta aynen Baba Vatan’ındaki gibi din, cami ve minare gölgesinde eğitim süreci dayatılması da gündemdeki sorunlardan birisidir. Zira dinci-gerici-faşist-sömürgeci TC devletinin gerek Anadolu’da ve gerekse de birçok kez ifade ettiğimiz üzere dünya ölçeğinde BOP vesilesi ile Fetoş aracılığıyla onlarca yıldır uyguladığı bir yoldur bu. Bunda zerre kadar şaşılası bir şey yok. Dinin geniş yığınlar üzerinden etkisini gerek Amerikan emperyalizmi ve gerekse de yerli uşakları sonuna kadar kullanmaya çalışıyor. 

Ama unuttukları bir şey var ki, ADA oldukça özgün bir yerdir. Anadolu’da ki uyuşturucu etkisinden din bakımından yararlanamazlar Türk sömürgeciliği. Ancak Türk sömürgeciliğinin ADA’yı kuşatma harekatının bir parçası olarak oraya yerleştirilmiş “sömürgeci artıklarının” üzerinde etkisi olabilir bu sürecin. Zira ADA, İsevi, Musevi, Maronit, İslam vs kökenli etnik, dinsel bir ton emekçi barındırmaktadır. Elbette ateist sınıf dostlarını katmadık buna.

Sömürgeci faşist TC diktatörlüğü ve kontrgerilla devleti, Anadolu’daki gibi çıplak faşist uygulamaları, kullanma mantığı ile ADA’yı da teslim alabileceğini, elinin altında tutacağını sanıyor! Ve de düzeninin eskisi gibi yürüyeceğini. Bu olanaklı değildir ve de olamaz. Zira ADA artık 80’li yılların karanlığa bürünmüş yapısından oldukça dışına çıkmıştır. ADA proleter, emekçi yığınları kurtuluşun yolunun ne olduğu konusunda oldukça ileriye doğru yürümektedir. Tek ve gerçek-somut sorun olarak ADA’nın proleter bir komünist liderlikten yoksunluğudur. Aynen Baba Vatan’da olduğu üzere.

Din gibi oldukça kirli bir birleştiricilik ya da kullanıcı rantçılık üzerinden bu aşağılık sömürgeci kontrgerilla düzeni yürüyemez, yürümüyor, yürüyemeyecektir. ADA proletaryası ve tek tek komünistleri kendi somut-gerçek kurtuluş yolu ve çözümlerini mutlaka bulacak, yaşama dahil edecektir. Ne silahları, ne de minareleri kurtuluşun yolunu karartamaz, uzak kılamaz. 


06.04.2012

Mahmut Halil CAN ( Sendiren )
http://www.ateshirsizi.com/somurge-kibris-8217-ta-tc-t18094.html?t=18094

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder