4 Kasım 2011 Cuma

Aktivist Düşünce Topluluğu'ndan sınırdışı edilen Kürt öğrencilere destek...

KKTC Büyükelçiliği önünde Kürt öğrencilere destek verdiler
Ankara'da Kıbrıslı öğrencilerin politik örgütlenmesi olan Aktivist Düşünce Topluluğu'ndan sınırdışı edilen Kürt öğrencilere destek...



Ankara’da okuyan Kıbrıslı öğrencilerin politik örgütlenmesi olan Aktivist Düşünce Topluluğu,  3 Kasım 2011 tarihinde Ankara’daki KKTC Büyükelçiliği önünde, KKTC’den sınırdışı edilen Kürt öğrencilere destek amaçlı bir eylem gerçekleştirdi. Eylem yerinde önceden yaklaşık 30 sayıda polis ve 3 otobüs dolusu çevik kuvvet konuşlandı. Aktivist Düşünce Topluluğu ve eyleme destek veren Kürtler, bildiri okunmasının ardından sloganlar atıp, sonrasında elçiye ulaştırılmak üzere bir de mektup bıraktılar.


Eylemde okunan bildirinin tam metni şöyle:

21 Ekim tarihinde KKTC’deki bir üniversitede ülkücüler ile Kürt öğrenciler arasında çıkan kavgadan bir gün sonra, 22 Ekim tarihli KKTC Bakanlar Kurulu kararı ile, 16 tane Kürt öğrencinin sınırdışı edilmesine karar verilmiştir. 4 tanesi sınırdışı edilen öğrencilerin geri kalan 12 tanesi de yakalandıkları anda sınırdışı edileceklerdir. Sınırdışı edilen öğrenciler Türkiye’ye dönüp, Türkiye’de siyasal ve hukuki mücadelelerini başlatmışlardır. Çok garip. Garip çünkü, bugüne kadarki Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri ve bugünkü AKP hükümeti için; ve bugüne kadarki işbirlikçi KKTC hükümetleri ve bugünkü UBP hükümeti için zaten KKTC, Türkiye Cumhuriyeti’nin herhangi bir vilayeti gibiydi.

Sömürgeci Türkiye Cumhuriyeti, KKTC’yi zaten kendi vilayeti gibi görüyor, yeri geldikçe çocuk azarlar gibi azarlıyor, yeri geldikçe KKTC’nin en önemlisinden en önemsizine kadar tüm politikalarının belirleyicisi oluyordu. Hal böyleyken, vilayetleştirilme politikalarına kurban gitmekte olan KKTC’den sınırdışı edilen öğrencilerin, Türkiye’nin başka bir vilayetinde rahatça dolaşabilmesi bizleri gerçekten şaşırttı.

Öte yandan, kavganın diğer tarafı olan ülkücülere en ufak bir müdahalede bulunulmamış, polisler ve askerler kavga sırasında okula girip, Kürt öğrencilerden bazılarını toplayıp, ülkücü öğrencilere hiç dokunmamışlardır. Aynı ülkücülerin birkaç gün sonra okulda düzenlemek istedikleri eylem öncesinde, ülkücülerin üstlerinde ve arabalarında birçok kesici madde, sopa ve muştalar çıkmış, buna rağmen ülkücülerden tek bir tanesi hakkında bile işlem başlatılmamıştır.

Kıbrıslı Türklerin ve Kürtlerin kaderleri pek çok yönden benzerdir. Asimilasyon, yok sayılma, yer isimlerinin değiştirilmesi, ekonomik sömürü, demografik manipülasyonlar ve daha pek çok benzer uygulamaların ezilen tarafları oldu bu iki halk. Kürtler bu acıyı Kıbrıslı Türklerden çok daha çeşitli, ve çok daha keskin bir biçimde yaşıyor olsalar da, sahip olduğumuz ortaklıklar azımsanamaz sayıdadır.

Tarihin bir ironisidir ki, ortak pek çok acımızın olduğu Kürt halkına mensup öğrenciler, bugün Kıbrıslı Türklerin Türkiye işbirlikçisi devleti KKTC tarafından sınırdışı edilmişlerdir. Bu tarihsel örnek bize göstermektedir ki, halklar kardeş, onları birbirine kırdıran devletler kalleştir.

Benzer pek çok acısı bulunan bu iki halk, bugün yine benzer bir mücadele, varoluş mücadelesi ve kendi kimliğini, kendi ekonomik bağımsızlığını ve özerkliğini kabul ettirme mücadelesi vermektedirler. KCK operasyonları ile birlikte Türkiye’de içeri tıkılan binlerce Kürt’ten sonra, işbirlikçi KKTC hükümeti, benzer tecrit politikalarını Kıbrıs’taki Kürt öğrenciler için de uygulamaya başlamıştır. Kıbrıslı Türklerin gerçekleştirdiği 28 Ocak Toplumsal Varoluş Mitingi’nden sonra, KKTC’nin bir savcısıymış gibi eylemcilerin tutukaltılmasını KKTC hükümetine öfkeyle buyuran Tayyip Erdoğan, bugün belli ki Türkiye’deki KCK operasyonlarına benzer bir tecritin aynı şekilde KKTC’de de gerçekleşmesi için düğmeye basmıştır. AKP’nin işbirlikçiliğini yapmaya dünden razı olan KKTC hükümeti de, daha öğrencilerin yargı süreci sonlanmadan, gözaltılardan sadece bir gün sonra, sınırdışı kararını Bakanlar Kurulu kararı ile çıkarmıştır. Gerekçe olarak da kamu düzenini ve ülke barışını bozmak gösterilmiştir.Daha iki gece önce meclis oturumunda bardakların fırlatılıp yumrukların atıldığı, dünyanın bölünmüş tek başkentine ev sahipliği yapan, dikenli teller ve mayınlı topraklar ile ikiye bölünmüş Kıbrıs’ta, milliyetçi ve faşist hükümetin ülke barışından söz etmesi trajikomiktir. Aynı şekilde, sözü geçen kamu düzeni de, sömürge düzenidir.

Bu tecrit politikası, Türkiye'de Kürtlere uygulanan baskının arttığı bir dönemde, aynı baskının Kıbrıs'taki Kürtlere yansıması bir tesadüf değildir. O malum 90’lı yıllarda, Kıbrıs'ın Karpaz bölgesinde Kürt köyleri ablukaya alınmış, Kürtler gemilere bindirilip Türkiye’ye geri gönderilmişlerdir. Türkiye'de yaşanan köy boşaltmalar, eşgüdümlü bir şekilde Kıbrıs'ta da uygulamaya sokulmuştur.

Bizler, Ankara’da okuyan Kıbrıslı öğrencilerin politik örgütlenmesi olan Aktivist Düşünce Topluluğu olarak, sınırdışı edilen Kürt öğrencilerin verdiği siyasi ve hukuki mücadeleye, ve hala daha hem devletin polisinin hem de ülkücülerin baskısı altında zor koşullarda öğrenim görmekte olan diğer Kürt öğrencilere destek olabilmek adına, bugün burda toplandık. Biliyoruz ki muhatabımız, Türkiye’nin her gün daha fazla sömürgeleştirdiği KKTC devleti ve onun işbirlikçi hükümeti değil, Türkiye Cumhuriyeti’dir. O yüzden bu eylemimizin yeri, sadece semboliktir ve bu kukla da, KKTC devletini temsil etmektedir.

Yaşasın Kürt, Türk ve Kıbrıs halklarının kardeşliği !
03 Kasım 2011 
12.20111103234554.jpg13.20111103234626.jpg

15.20111103234617.jpg14.20111103234606.jpg

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder