5 Kasım 2011 Cumartesi

BAYRAMLAR VE SINIF MÜCADELESİ ALGISI ÜZERİNE- BAYRAM BENİM NEYİME....

SINIF MÜCADELESİ VE BAYRAMLAR ALGISI ÜZERİNE
Bir ideolojik ve teorik kafa karışıklığıdır sürüp gidiyor.İnsanlar ya da grup-hareket ya da akımlar mevcut konum-durum ve koşullarının teorisini yapmaya devam ediyorlar.Bayram nedir?Neden kutlanır?Ya da bayramlar nasıl algılanmalıdır?Bu sorulara ,Marksist ve devrimci-demokrat cenahta yeterince iyi-doğru-doyurucu-eğitici yanıtlar verildiği söylenemez.Bu durum,yeni bir durum değildir.Yılların birikimi sürgit devam ediyor.Görünen o ki kimse çokta rahatsız değil bu durumdan.Çelişkilerle dolu bu süreçler,yaşanıp duruyor bu memlekette.Bir tek insan çıkıp ta,bu çelişkiler yumağını sorgulamıyor?Zira söz konusu durum,aynı zamanda yığınların,emekçi milyonların en zayıf noktalarına vurgu demek.Proleterlerin en can alıcı sorularına maruz kalmak demek ya da tepkilerine..Günübirlik çıkar ve güncel durum,çoğunda kendine devrimciyim-sosyalistim-komünistim diyenlerin deyim yerinde ise,elini kolunu bağlıyor.Bu dürüst olmayan,açık ve net olmayan ilişki biçimi,sınıf mücadelesinin genel seyrini de etkileyen;sınıf bilinçli proleterler eğitimi sürecine de sekte vurmaktadır.Aslında sorunun ağırlığı ve sonuçları,diğer yandan içsel tutarlılık boyutları ile ciddiyeti tartışılamaz bile.Ama gelin görün ki kimse bu durumdan rahatsız değil.Şimdi gelelim sorunun kendisine.Önce dini bayramları ele alalım.Dini bayramlar,kişilerin kişisel inançları dolayısıyla ve de şimdi sistemin bu noktadaki çıkarları dolayısıyla ele alınmalıdır.Komünistlerin dinlere,dine,laisizme nasıl yaklaştıklarını bundan önceki makalelerimizde incelemiştik.(Bunun için bakınız Dine ve Laikliğe devrimci yaklaşım,Yeşil Gericilik ve Kökten dincilik desteklenmeli mi?Dinsel gericiliğe karşı mücadeleyi yükseltelim başlıklı-MahmutHalilCan(Sendiren) imzalı makaleler.http://ateshirsizi.com

http://www.ateshirsizi.tr.cx

)Düşünün bir kez,sırf yığınlardan kopmamak ya da yığınlara yakınlaşmak adına bir Marksist hareket!(tabi ki sözde Marksist gerçekte değil) tutup yığınların kurban bayramlarını kutlayacak!!!Ya da bu bayramın nasıl-hangi koşullarda kutlanır olduğuna bakmayacak bile???
Marksistler,ateisttir.Tanrı tanımazdır.Onlar bilime,akla dayanan her şeyin yanındadırlar.Beri yandan dini “halkların afyonu” olarak algılayıp,dine karşı ideolojik-teorik mücadele ederler.Şimdi,bunu tanımlayan bir hareket,akım ya da kişilerin dinsel bayramlara yaklaşımında ,tamamen çıkarcı-pragmatist bir yaklaşımla hareket etmeleri,yığınların geri duruş-bakış ve pratiklerine teslim olmalarını nasıl anlamlandırmak lazımdır?Olsa olsa bu duruma komünist devrimcilikten-Marksizm’den uzaklaşma , kitle kuyrukçuluğu ve reformizme yaslanma denir.Bunun başka türden anlamlandırılması olanaksızdır.Marksistlerin dine bakışları bir yana,mevcut durum ve koşullarda,yani azgın faşizan uygulamalar ve faşist diktatörlüğün en üst düzeydeki terörü döneminde,yığınların bayramlarını kutlamalarını öğütlemeleri ya da bayram kutlamalarını meşru görüp göstermeleri,dolaylı yoldan faşizmin koltuk değnekliği anlamı taşımaktadır.Zira Kürtler ve Aleviler başta olmak üzere etnik ya da mezhebi dayatma-yok edim hareketlerinin;beri yandan proletaryanın değişik iş kollarındaki sendikal-demokratik-hak alma eylemlerinin ya da grevlerinin olduğu bir dönemde sürecin bayram ve kutlamaya denk düşmesi ifade götürür bir şey mi dir?Elbette hayır.Ama gelin görün ki,süreç ve devrimci hareketin mevcut kitlesellikten uzak ve kopuk yapıları,mevcut içsel çelişkiler,ister istemez bu yapıları yığınlarla buluşmak adına,değer. ahlak ve kimliklerinden uzak bir biçimde yığınların ve sistemin mevcut dayatmalarına boyun eğmelerini koşullamaktadır.Bir yandan Kürt’lerin başına tonlarca bomba yağıyor,diğer yandan Alevilerin hunharca katledildiği Maraş ve devrimcilerin “hayata dönüş” adı altında azgın faşist rejimin katliamına maruz kaldıkları hafızalarda tazeliğini korurken,yine öbür yandan gemi azıya almış faşist devlet terörü ile sokakta yargısız infazlar sürerken,binlerce-on binlerce proleter grev ve direnişte iken,milyonlarca insan açlık sınırında her gün ölümle pençeleşirken,bir avuç sermaye sahibi ve onların faşist düzeninin yüz yıllardır yığınları uyutup sahte bayramlar peşinde sürüklenmesine ortak olmayı “devrimcilik” diye yutturmak sanırız bu ülkeye özgü olmaya devam ediyor ve görünen o ki bu noktada teorik-ideolojik mücadele yükseltilmezse devam edecektir.Bir de üstüne üstlük “hayvan katliamı” demek olan “kurban bayramı” kutlaması.Çelişkiye bakınız,hem kesip biçeceksiniz,kurban edeceksiniz;hem de kurbanı “kutlayacaksınız.”Kurbanın nesi kutlanır ve bayram ilan edilir;gerçekten ilginç ve yan yanalığı tartışma götürmez bir çelişki.Öte yandan,özgürlüğün-eşitliğin-adaletin-hak ve hukukun-gerçek ve hakça bir düzen olan sosyalizmin ve ötesi komünizm olmadan neyin bayramı,niçin,nasıl kutlanıyor sormak gerekli?Bunların olmadığı,yaşanan gerçekler ölüm-açlık-sefalet-haksızlık-adaletsizlik-bir avuç sömürücünün kurulu düzeninde milyonların baskı-zulüm-katliam-sömürüye maruz bırakıldığı bir düzende ne bayramı kutlanıyor?Bu mevcut koşul ve durumlarda,ideolojik-teorik anlamda tutarsızlıkların,daha doğrusu bir duruş ve bakış açısının olmamasıyla,anti-Marksist yaklaşımların günlük mücadele ve ilişkileri belirlediğinin kanıtlarıdır.Zira,proletarya ve ezilenlerin gerçek bayramı ve şöleni,DEVRİM‘dir.Özgürlük ve sosyalizmin kazanılmasıdır.Bunun dışındaki her türden safsata bayramlar,gerçekleri ve görüntünün ardındakileri kapatma,mevcut düzeni aklama günleridir.Nitekim,bakınız emekçiler kanının son damlasına sömürülmek ,tüketim çılgınlığı içinde bitirilmek için her an her dakika yeni sözüm ona “özel günler” icat ediliyor.Yok sevgililer günü,yok analar günü,babalar günü uzatın uzatabileceğiniz kadarıyla.Her türden değeri-ahlakı ve insani değerleri ayaklar altına almış bir toplumsal düzen ve onun “insancıkları” bu özel günlerle gerçekte ruhsal tatminlerinin ötesinde mevcut çıkar düzeninin devamlılığını sağlama almaya ve sistemi meşru kılmaya çalışıyorlar.Milyonlarca insanın açlıktan nefesi kokarken,göstermelik bayramlar ile onları aşağılayan bir kafa yapısı ile giderek kimliksiz –insani değerlere oldukça yabancı “insancıklar” yaratıyorlar.Elbette proleterler ve ezilenlerin,dinsel-ulusal vs bayram algılarına saygı duymalıyız.Bu yüzyılların biriktirmiş olduğu yargıları yok etmek elbette ciddi bir devrimci değişim-kültürel-sosyal-ekonomik-siyasal eğitim mücadelesiyle doğrulara ulaştırılabilir.Ama,bu saygı duymak,mevcudu kabullenmek ve o doğrultuda yığınların geri tüm yönlerinin olduğu gibi benimsenip temel alınması asla değildir.Bu saygı duymak eylemi sadece mevcudun analizi ve değiştirme mücadelesinin kabulü anlamındadır.Komünist devrimciler,doğruları ve olması gerekenleri söylemekten ve de en önemlisi temsil etmek iddiasında olduğu yığınlara karşı dürüst,açık,yalansız-dolansız ve net olmak zorundadırlar.Her konuda ne düşündüklerini olduğu gibi aktarmak zorundadırlar.Bu devrimci dönüşüm ve değişim mücadelesinin temelidir.Proleterlerin-ezilen-sömürülen sınıf-ulus-cins vs tüm toplumsal kesimlerinin gerçek bayram ve şölenlerinin,DEVRİM,ÖZGÜRLÜK ve SOSYALİZM de olduğunu açık ve net biçimde açıklamak,yaşamak,yaşatmak zorundadırlar.Bayramların gerçekte ne olduğu ve olması gerektiğinin ideolojik-teorik açıklamalarını yapmak zorundadırlar.Gerçek şölen ve bayramlar için mücadeleye…


MahmutHalilCan(Sendiren)
http://ateshirsizi.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder